14 Ağustos 2016 Pazar


Faruk Beşer Hoca’da Hata Yapar!

Atilla Morçol
Konya/14.08.2015

Hatasız kul olmaz,suphan ve noksanlıktan münezzeh olan ancak Allah'tır ve Alim olanda Allah'tır ki O'nun ilminde asla araz bulunmaz,ilmi herşeyi hakkıyla kuşatandır. 
Faruk Beşer bir zamanlar Gülen Cemaati’nin fıkıhçılığına soyunmuş; bir süre orada kaldıktan sonra her nedense ki biz iyi bir nedenle olduğuna kaniyiz,ayrılma basiretini gösterebilmişti.
“'Kuran İslamı' ucubesi…” tabiri Faruk Beşerin Y.Şafak’taki 14.08.2015 tarihli nüshasındaki yazısından.
Tıpkı F.Gülen’in “Kuran Müslümanlığı diye bir sapıklık çıktı.Usulü din ulueması Hadisin Kurana ihtiyacından daha fazla Kuranın Hadise ihtiyacı vardır diyor” sözleri ile Beşer hoca’nın “Kuran İslamı Ucubesi” tanımlaması arasındaki benzerliğin arka planında ne var her talip akletmelidir.
Söz konusu Gazetedeki “Bir Cübbeliye Karşı Üç Cübbesiz” yazında Beşer Hoca tüm zaaflarını ele veriyor.
“'Enaniyet, ucub ve kişisel zaaflar' dedik, bir örnek vereyim; yetkili hadis hocalarımızın bu zevat ile cebelleşmeyi belki de zül saydıkları için olacak, bunlar hadisleri 'çöpe atıyorlar' da buna ses çıkarılmıyor. Bunu hadislerin beşer bir peygamberin sözü olduğu için değil, tevsiklerine güvenilemeyeceği gerekçesiyle yapıyorlar. Ama bunu yaparken de Hz. Ömer'in, hadisler gibi bir senedi dahi bulunmayan 'bize Kur'an yeter, başka kitaba gerek yok' sözünü mesnet alıyorlar. Menâkıp, megâzi ve tarih kitaplarındaki bilgilerin tevsik bakımından hadislerden çok gerilerde olduğu ve bunlardaki bilgiler üzerine hüküm bina edilemeyeceği her ehli ilmin malumu iken bu kabil kitaplarda Ebu Hanife'ye ya da Buhari'ye yapılan hakaretleri mesnet alıp, bakın bugün bizler eleştiriliyorsak biz de Ebu Hanife ve Buhari gibi büyük olduğumuz için eleştiriliyoruz demeye getiriyorlar. Çok çirkin. Daha da çirkini, meselâ Ebû Hanife'ye, akılcı yaklaşımı sebebiyle can simidi gibi tutunan bu zevat, akılcılıkta o kadar ileri gidiyor ki, yeri geldiğinde “Ebû Hanife ne anlar Kur'an'dan!” diyebiliyor. Yani bunlar “büyük”leri sadece üzerlerine basarak yükselecekleri basamaklar olarak görüyorlar.”
Beşer Hocanın Muhataplarına yüklediği tüm olumsuzluklar;yazısından alıntıladığımız bu Paragrafta kendine ait sıfatlar olarak karşımıza çıkıyor bir kere.
1-Beşer Hoca muhataplarına yaftaladığı 'Enaniyet, ucub ve kişisel zaaflar' bu olumsuz niteliklere bizzat kendisinin sahip olduğunu adeta ikrar ediyor.
” yetkili hadis hocalarımızın bu zevat ile cebelleşmeyi belki de zül saydıkları” sözü;bir kibirin,ucup ve enaniyetin göstergesidir.”Üç Cübbesiz” diye küçümsediği zevat,başta Beşer Hocanın kendisi olmak üzere hiçbir Hocanın dini bir meseleyi tartışmaktan “zül” duyacağı Hocalar (Taslaman ayırıyoruz.Zira kendisi Hoca değil,İslami ilimlerde vukufiyeti olan bir aydındır) değildir.
Beşer Hocaya sormak lazım;Sizin gibi fıkıhçı ve ehli Hadis;İslamoğlu ve Okuyan Hocalarla tartışmayı “zül” addediyorsa; herhalde Sizler, göklerdeki Meleklerle tartışıyorsunuzdur,bunumu demek istiyorsunuz!?
2-Kuranın talipler için yeterliliğine dair Kuranda onlarca ayet var;örneğin “Topluca Allah'ın ipine(Hablullah) sımsıkı sarılınız, ayrılığa düşmeyiniz,…”(Ali İmran 103) Nitekim Rasulullah’ta ashabıda zaten Kuran’la Dinini öğrenmiştir.
3-Evet “Menâkıp, megâzi ve tarih kitaplarındaki bilgilerin tevsik bakımından hadislerden çok gerilerde olduğu ve bunlardaki bilgiler üzerine hüküm bina edilemeyeceği her ehli ilmin malumu” dur. Ancak Halka Cübbeliler vasıtasıyla Kurandan önce ve daha önemli olarak anlatılanın Bunlar olduğunu Beşer Hoca bilmiyor olamaz.
4-Bir Cübbeliye karşı üç cübbesiz yaftalaması bile tek başına Faruk Beşer Hocanın Cübbeli Ahmet Hoca’nın uydurulmuş Din anlayışına daha yakın olduğunun delili niteliğindedir.
5- Faruk Beşer Hoca’nın da katıldığı “Koro” bunlar hadisleri 'çöpe atıyorlar' suçlaması;teamüden yani planlanmış bir iftiradan başka bir şey değildir.”Çöpe Atılanlar” Allah Rasulü adına uydurulmuş, Kuran ayetleriyle çelişen,Allaha suret, benzetme yapılan çirkin mevzuu rivayetlerdir.Ki Rasulullahı seven ve hürmet eden her mü’min o çirkin sözleri Rasulullah’a nispet etmez.
İslamoğlu Hoca’nın kendisinden bizzat duyduğum;”Rivayetleri Kuran kritiğine tabi tutarak bir sahih oluşturma” çalışması olduğunu hatırlatmak isterim.
Okuyan Hoca’nın sünnet anlayışının ise; sünnetlerin her birinin Kurandan bir dayanağının olduğu yönündedir ki böyle birine sünnet düşmanı demek bir cinayettir.
6-İmamı Azam Ebu Hanife hakkında İmamlar ve Sultanlar isimli eseri yazan bir kişi;“Ebû Hanife ne anlar Kur'an'dan!” demez.Bu iftirayı İslamoğlu Hoca tekzipte ettiğine şahidim.
Yalan,suizan,iftira,kibir,ucup,enaniyet zaten uydurulmuş dinde budur diyoruz.
Kuran Yüce Yaradan Allah’tan bir Hidayettir,Öğüttür;Ancak Muttaqiler için!