8 Mart 2010 Pazartesi

Araştırma FORMU

  Araştırma  Formu



Sayın Ziyaretçi! Aşağıda 3 soru yönelttik. Sorularımıza cevap olacak görüş ve fikirlerinizi bizimle paylaşmanız dileği ile selam ve saygılar sunarım.
                                                                                             
                                                                                                                   Atilla MORÇOL  
  
Eba Zerr Ra  rivayet etti ki;”Dostum Ebu’l-Kasım’dan işittim “Ey Ensar topluluğu! Siz cahiliye devrinde Allah’a kulluk yapmazken, üzerinize düşeni yapar, malınızı doğru yolda harcar, misafirlere ikramda bulunurdunuz. Fakat Allah size hak dini ve Resulünü gönderdikten sonra, artık mallarınızı biriktirmeye mi başladınız? Mallarınızdan infak ediniz. Zira insanların yırtıcı hayvanların ve kuşların yediği mallarınız sebebiyle size ecir verilecektir.” Bunun üzerini oradakiler dağıldılar ve herkes bahçesini çeviren duvarları yıkarak insanların ve hayvanların geçebileceği geçitler yaptılar. (E-Terğib; 4/156)

            1-Müslümanların servet,mal,mülk anlayışı ve ilişkisi ile  Kapitalistlerin  anlayış ve ilişkisi arasındaki temel  fark nedir?
         
          2-İnfak ayetleri (2/219 ile miktarı belirtilmiş) ile  Tevbe 34 ve 35 ayeti ve Bakara 2/177 ayetini israf kavramıyla  birlikte değerlendirdiğinizde; nasıl bir servet anlayışı ve ilişkisi ortaya çıkar?

          3- Her konuda örnek alınması gereken Rasulullah sav in servet anlayışı ve sünneti; müslümanlar tarafından ne kadar örnek alınmıştır/alınmaktadır?


Not:Cevaplarınızı aşağıdaki YORUM  dan göndermeniz mümkündür.

4 yorum:

  1. Ibadurrahman Yorulmaz
    1-Kapitalist dünya görüşü tek dünyalıdır.İslam ise Dünyayı Ahiretin tarlası görürü. Biri Dünyaya tapar diğeri dünyayı Ahiret yurdunun kazanılması için araç görür.Kapitalist dünya için biriktirir.Müslüman Ahiret için elindekinide harcar. Kapitalist tekasürle mutmain olur,Mü'min ise Dünyaya sırtını dönerek Kevseri hedefler.
    2-İnfak ayetlerine baktığımızda;arınmanın ve Allaha yönelmenin şartı ihtiyaç fazlasının Allah yolunda harcanması olduğunu görürüz. Kenz yani biriktirmek elim bir azab nedenidir. İsrafsa haramdır. O halde;Müslüman Allah'ın verdiği nimeti;ihtiyaçı olanı ayırması caiz,fazlasını infak edecek.İhtiyaç israf konusu dikkate alınarak belirlenecek. Gerisi yoksullara,ihtiyaç sahiplerinin tasarrufuna harcanmalıdır.Buradan sınırlı,şartlı,kontrollü bir "Mülkiyet" anlayışı daha doğrusu kullanım/Tasarruf hakkı çıkar.Kapitalizmde olduğu gibi sınırsız bir mülkiyet anlayışı değil.
    3-Rasulullah'ın mal,mülk ve nimetle ilişkisi;hayattayken tüm arkadaşları tarafından örnek alınmıştır. O'ndan sonra yavaş yavaş sapmalar başlamıştır. Maalesef bu gün Rasulullah'ın sünneti değil,meliklerin sünneti(!)/anlayışı Müslümanlar arasında revaçtadır.

    YanıtlaSil
  2. Ali Uzun
    Selamünaleykum!Böylesi çetrefilli bir konuda tartışma ortamı oluşturmanızı tebrik ediyorum.Ama görüyorum ki Müslümanların ilgilendiği daha önemli konuları olmalı ki bu konuya vakit ayıramıyorlar.Gelelim sadede!
    1-Kapitalizm modern cahiliyedir. İsmın servet/mülkiyet anlayışı ile Kapitalizmin servet/mülkiyet anlayışları arasındaki fark;Tevhid Akidesi ile Şirk Dini arasındaki fark kadardır. Kapitalizm tek dünyalıdır. Kar'ın maksimizesi onun için herşeydir.Bu tatmin Kapitalizmin kutsadığı ve önünde secde ettiği bir puttur. Tekasür Süresi aslında Kapitalizme bir reddiyedir.Tekasürde yarış,kapitalizmin en önemli rüknüdür.Kapitalizm dünya için Biriktirmeyi kutsar. İslam'sa harcayarak Ahiret Yurdu için Hayr toplamayı kurtuluş olarak görür.
    2-Kuran'ın hiçbir yerinde para biriktirin,zenginleşin,mal ve mülk zenginliği içinde refah ile yaşayın tavsiyesi yoktur.Bilakis Allahın verdiği mülk ve zenginlikten ihtiyaç fazlasını Allah'ın yoksul ve mahrum kullarına infak edilmesini emreden,tavsiye eden yüzlerce ayet vardır.
    3-Maalesef servet/Mülkiyet konusunda Rasulullah örnek alınmamış,hala daha alınmamaktadır. Raşit Halifelerden sonra resmi anlayışı bu yönde tecelli etmiştir. Evliya ve salihlerin anlayışı Rasulullah'ın sünneti doğrultusundadır. Zaten böyle olunduğu için evliya ve salih kul olunabilmektedir. Bir kalpte iki hazine bulunmaz.Kenz tutkusu olan kalbte infak sevgisi barınmaz.Kişinin kalbi hazinesi ile birliktedir. Hazinesi mülk olan dünyaperest olur. Hazinesi hayr olan arınma yoluna girmiştir,Allah'a yönelir. Durum aslında açıktır.Ama insanların işine gelmiyor.

    YanıtlaSil
  3. Saadullah Yıldız
    Müslümanların dünya ve Ahiret ile ilişkilerinin temelini oluşturan ve Müslüman bireyin istikametinde belirleyici bir role sahip;insan/ nimet-servet ilişkisinin gündeme getiren günümüz "Ebu Zerler" ine Selam olsun!Bu konu o kadar ehemmiyetlidir ki;nimetle ilişkisini Kur'an ve Sünnet ölçülerine çekemeyen müslüman halklar Ümmetleşemeyecek ve Kapitalist dünyanın pazarı olmaktan kurtulamayacaktır. Ibadurrahmanlaşamayan bir toplum ümmetleşemez.Ahiret Yurdunu kazanma misyonu için sahip olduklarını fiisebilillah harcayamayanların birliktelikleri örümcek ağına benzer. Böyle zayıf birliktelikler dünya hırsıyla bir araya gelmiş istikbarın tasalludundan kurtulmaları muhaldir.Müslüman Halklar dünyaya yöneldikçe kaybedeceklerdir.Dünya İstikbarı onlara Pazarda düspirütörlükten fazlasını vermeyecektir.Onlara verilen rol Batının ürettiğini tüketmektir.Müslüman Halkların durumu bu gün maalesef batının ürettiğini tüketmekle sınırlıdır.Bu çalışmalar Müslüman Halklara dünyayı kazanmanın sırrının,Ahirete yönelmekten geçtiğini anlatması bakımından önemlidir. Ahirete yönelen Müslümanlara Allah yer yüzünün anahtarlarını vermiştir. Roma ve Kisranın hazinelerini, Allah; Ibadurrahmanlar Ordusunun önüne saçmıştır.Dünya Pazarında Karunlarla ne ticarette yarışabilir müslümanlar ne üretimde.Bu gün Müslüman Ülkelerin(!) toplamının GSMH bir Almanya'ya denk değildir. Reklamın bir aldatmaca ve hile olduğunu unutmayalım.Dünya pazarında egemen Ticaret,reklam ve pazarlama üzerinde yükselmektedir.Bu ahlaksızlık;kar putuna mürid olunmadan irtikap edilecek bir cürüm değildir.Son söz;Müslümanlar dünya ile ilişkilerini Kur'an ve Sünnet temelli inşaa etmedikçe;fesadla mücadelede etkin bir konuma gelemeyecek,edilgenlikten kurtulamayacaktır. Kurtuluş;Toptan Hablullah'a sarılarak mümkündür.

    YanıtlaSil
  4. Cengiz Tepeli
    Dünyaya gelirken “Eşit” olarak gelen ve Dünyadan ölümle ayrılırken de yine “eşit” olarak ayrılan insan; ömür denen geçici dünya hayatındaki kısa bir yararlanma (Ömür) anında, Allah’ın üzerine halef kıldığı emanetleri üstünlük,ayrıcalık ve farklılık sebebi kılarak adaleti ve kıstı (eşitliği) ihlal edebilmektedir? Bunun büyük bir zulüm olduğu gerçeği; Rasulullah’tan hemen sonra vukubulan ve Ümeyyeoğulları İktidarında resmileşen “kırılma” nedeniyle idrak edilemiyor. Allah ganidir. Hiçbir şeye ve kimseye ihtiyacı olmayandır. İnsansa Allah’a karşı fukara yani muhtaçtır. İster karun kadar zengin olsun isterse yoksul! Her halukarda insan Allah’a muhtaç konumundadır. İnsan tabiatı itibariylede cimridir. Onun bu cimriliği biriktirmeyle nükseder ve tüm benliğini kuşatır. Artık gani olduğunu fehmetmeye başlar. Bu hastalıktan ancak infakla kurtulur yada infak böyle bir sapmaya meydan vermeyen bir panzehirdir. Çimrilik hastalığının ilacıdır infak. Allah hikmetle ihtiyaç fazlasının infakını dilemektedir. İnsanın benliğindeki kini bildiğinden, herkesin ihtiyaç fazlasının yoksullar ve mahrumlarla paylaşmasını hikmetle istemekte ve kendi iradeleriyle bu erdemli, çömert davranışı ahlak edinmelerini dilemektedir. Allah cc Muhammed Süresinde (Qıtal) şöyle buyurmaktadır ;” 047.36- Gerçekten Dünya Hayatı ancak bir Oyun ve bir Oyalanma’dır. Eğer inanırsanız ve sakınırsanız O Size Ecirleriniz’i verir ve Mallarınız’ı da istemez.37- Eğer Siz’den Onları isteyip Sizi Çıplak bırakacak olursa Cimrilik ederseniz ve Sizin Kinleriniz’i de ortaya çıkarmış olur.38- İşte Sizler böylesiniz. Allah Yolu’nda infaq etmeye çağrılıyorsunuz buna rağmen Siz’den kimi Cimrilik etmektedir. Kim Cimrilik ederse artık O ancak kendi Nefsi’ne Cimrilik etmektedir. Allah ise Gani'dir. Fakir olanlar ise sizler’siniz. Eğer Siz yüz çevirecek olursanız Siz’den başka bir Qawm’i getirip değiştirir sonra Onlar Sizin benzerleriniz de olmazlar.” Görülmektedir ki Allah cc imtihan gereği insanları isyan ettirip hududullahı çiğnememeleri için; tabiri caiz ise tahrik etmemek için, mallarının tamamını değil, israf etmemek kaydıyla tasarruf edip fazlası yani arta kalan olursa bunu infak etmeyi dilemektedir. İnfak ibadetinde tıpkı dinde zorlama olmadığı gibi zorlama olmadığı görülmektedir. Kişiye tebliğ yapılır;o kendi iradesiyle ve vicdanı ile bu tebliğe uyar yada uymaz. Zekattan ve sadakadan farklı olarak ki zekat kırkta birdir ve belli mallar üzerinden belli şartlarda alınır; insanları cimriliğe ve dolayısıyla kinlerini açığa çıkartmaya sevkedecek boyutta bir yükümlülüğü içermemektedir, infak dünyadaki fedakarlığa karşılık, mükafaatının hesapsız bir şekilde ahirette verileceği bir ibadettir ve yakini bir imanı ve sadakati gerektirdiği ortadadır. infak, Allah’ın ihtiyacı olan bir şey de değildir. Zira Allah ganidir. İnfak bizatihi Allah’a muhtaç olan insanın kendisi içindir. Hesap günü tüm insanlar Allah’ın merhametine gözlerini dikecekler, Allah ise hayr hazinesi biriktiren kullarına merhametli davranacaktır. Dolayısıyla insanlar Allahın rahmet ve merhametine dünyada da ahirette de muhtaçtır, yaptığı infak sayesinde umulur ki Allah merhametli davranır, günahlarını affeder, hesapsız ikramda bulunurda kurtuluşa erilir.

    YanıtlaSil