14 Temmuz 2010 Çarşamba

 Eşitliksiz Sosyal Adalet Fantazidir!

Atilla MORÇOL


            Rabbul alemiynin yeryüzündeki muradı, üzerine halef kıldığı nimeti biriktirmeden (Kenz) ihtiyaç fazlasının insanların hayrına tasarruf edilmesi ve böylece  insanlar arasında sosyal adaletin ve eşitliğin tesis edilmesidir. Allah bu muradını İnsanlar eliyle gerçekleştirmek diler. Allah'ın muradını gerçekleştiren, bu uğurda  amulussalihat işleyen kulları Halife İnsan olma şerefine nail olur. Ademin Varisi olmak bu amacın gözetilmesi ile irtibatlıdır. Bu basit bir ekonomik faaliyet değildir. İnsanın kemalatıyla direk alakalıdır. Bireyin dünyevi bağlardan arınmasını sağlarken, ekonomik olarakta eşitliği ve adaleti sağlayıcı fonksiyonu vardır. Toplumsal ekonomik adaletin sağlanmasına  akide ile alakalıdır. Adaletsizlik şirkin bozuk bir versiyonudur. Adaletsizlik şirktir. Allahın adaletle tüm insanlar için yarattığı nimeti kim Allah'ın zayıf kullarına yasaklar!? Kim  dünya bahçelerini ele geçirerek etrafını dev çitlerle  mahrımlardan korumaya cüret edebilir? Müşriklerden başkası kim buna cesaret edebilir?

            Yeryüzündeki nimet;rızık,mal,mülk ve servet; yani: su,gıda maddesi yiyecekler, sebze ve meyveler, barınma vasıtaları;evler,arsalar,bahçeler, altın ve gümüş yani para; bileşik kaplardaki su gibidir. Amma ters çalışan bir bileşik kap!  Herkesin kabı eşit olarak dolarsa sorun yoktur,yoksulluk ve  zenginlik söz konusu olmaz. Nimet herkese yetecek, ihtiyaçlar giderilecek seviye söz konusudur. Yani Nimet herkese hakkıyla yeter. İhtiyaçlar giderilir. Ancak birinin kabı ihtiyacının 10 katı fazladan dolarsa bu fazlalık 9 kişiden aşırılmış nimetle olacaktır.Yani 9 kişi yoksulluşmadan veya fakirleşmeden bu zenginleşme olmayacaktır. Sorunda burdadır. 'Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir!' buyururkn Rasulullah; bu aşırmanın altını çiziyordu adeta. Zira gelir dağılımında ve sosyal adalette belirleyici olan, Sosyo ekonomik yapıyı dizayn eden insanlardır.  Hemde  aktif, sermaye sahibi, ticaret erbabı kesim. Toplumun yoksul,mahrum kesimi değil. Bu nedenle Allah  Kuran'da  vahyin başından sonuna dek uyarmaktadır: Adaleti ve kıstı ayakta tutmayı, infak etmeyi, biriktirmemeyi, eşitliğe riayet edilmesini. Zira her ekonomik ilişkide mü'min kişiler arasında olsada muhakkak ekonomik olarak güçlü olan lehine bir maddi yada psikolojik dengesizlik vardır ve karşılıklı ticari akitte bu durum bir tarafa  haksız bir avantaj sağlamaktadır. Dolayısıyla  bu bir tarafın fakirleşmesine diğer tarafın zenginleşmesine neden olmaktadır. Zenginlerin ihtiyaç fazlalarının tasadduk edilmesi bunun için önemlidir. Böylece kazanılan maldan yoksulun hakkı bir nebze ödenmiş,arınılmış, kir ve pastan kurtulunmuş olunur. Peygamber arkadaşlarının İslama girip iman ettikten sonra ilk işlerinden biri mallarının önemli bir kısmını infak,sadaka ve zekat olarak harcaması bu nedenledir.  Bu haksız,adaletsiz ve eşitlik ilkelerinden uzak sosyo ekonomik cahili sistemler nedeniyle bu gün, Dünya nüfusunun 1.3 milyarı yoksulluk sınırının altında kalmıştır. Bu kadar insanın hakkı olan yani Allah’ın bu insanlar için yarattığı nimetin; şu yada bu şekilde ama adaletsiz, sömürüye dayalı sosyo ekonomik yapının marifetiyle(!) 10 milyon  (Serveti bir milyon doların üzerinde olan kesim) komrador sermayedarın kasasına akması  anlamına gelmektedir.  Bu bir hırsızlıktır. İnançsızlıktır. Nimeti inkardır. Allah’a isyandır. Müstağnilik ve İstikbardır: Allah'a ihtiyaç duymamaktır.Ki küfürdür! İşte bu kadar tehlikeli bir durum nedeniyle  Rabul Alemiyn,Vahyin başından sonuna kadar; Karun'dan, Bahçe Sahiplerinden, infaktan, sadakadan,zekattan bahsetmektedir. Mü'minleri ikaz etmekte, uyarmaktadır.
            Tüm Peygamberler ve son Rasul asv le insanlığa duyurulan son Vahiy; Mekke’de tevhid akidesi ile birlikte namazdan,oruçtan,bir kısım muamelatla ilgili hususlardan önce sosyal adalete, Halkı, yoksulları, köle ve yetimleri, zayıf bırakılmış kadınları istismar ve istihmar eden  zengin müstağniliğine, eşraf istikbarına, Şirkin üç çehresine dikkat çekmesi ve mahkum etmesi dikkat çekicidir. Allah tüm elçileri ile ve İlahi Vahiyle sadece Cahiliyenin bir çehresini temsil eden çok tanrılı  inanç sistemlerini gayrimeşru ilan etmemiş,  adaleti ve eşitliği ortadan kaldıran, istismar ve sömürü ile nimeti ve mülkü eline geçiren mütrefini de bir o kadar  mahkum etmiştir. Karun ile ilgili anlatımlar yada Velid b.Muğire veya Ebu Leheb  olarak anılan Abduluzza hakkındaki tanımlamalar bu cihetledir. Toplumun sosyal ve ekonomik adaletsizliğinin göz ardı edildiği bir dini söylem vahiyden kopuk bir söylemdir. Sosyal adalet ve ekonomik adaletsizlik  göz ardı edildiğinde  Allah’ın dininden eser kalmaz.Dikkatedilmelidir ki Karun'u Karun yapan, Ebu Lehebi yada  Mugireyi ;ebu Leheb ve Mugire yapan sadece onların  Allah'a iman etmemeleri değil, bir o kadarda onların mal tapıcılığı, dünya perestliği, yoksulun hakkını vermemeleri, adaletsiz sosyo ekomomik yapı içinde, Allah'ın Halkını (En Nas)  sömürerek zenginleşmeleriydi.
             Evet,infak cimriliğin panzehiri, çömertliğin gıdasıdır. Kişinin dünya hazinesini azaltır,eşitliği sağlarken, 'hayr' hazinesini zenginleştirir, Allah'a yönelmesini sağlar. Böylece toplum ıbadurrahmanlar topluluğu haline gelir,sömürü ve istismar ortadan kalkar. Adalet hakim olur. Şirk ortadan kalkar. Yeryüzü Darus Selam'a  dönüşür. Allah'ın el İnsan'dan beklediği de budur!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder