27 Şubat 2011 Pazar


Ümmetin
Ocak 2011 İntifadaları;
Beklenen Darusselamları Müjdeliyor

Atilla MORÇOL
Kayseri/27.02.2011


    Tunus’ta bir mazlumun kendini yakmasıyla başlayan “Artık Yeter!”  hareketinin manası; Tunus'tan  Yemen'e, Irak'tan Ürdün'e  tüm bölgeye yayılması, bu arada Arnavutluk, Ermenistan ve Kuzey Kurdistan Özerk Bölgesinide etkilemesiyle ortaya çıkan durumu; İster Adalet Ağaoğlu gibi “İslam Ronesansı” tabiriyle isterse İslamcı kesimin dediği gibi “Devrim” olarak nitelendirin; Müslüman Halkların 1400 Yıllık serüveninde, ulemanın (Dinadamı sınıfı) ve ümeranın (Yönetici sınıf)  vesayeti altında tebaya dönüşen özgür  yaratılmış halkların  kendi kendilerini yönetme haklarını, asırlar boyu süren bir uyku döneminden sonra  hatırlayıb,ölümünede olsa sahip çıkma süreci olarak değerlendirmek gerekir. Artık müslim ve gayri müslim ortadoğu halkları kendi kaderlerine sahip çıkıp, yöneticilere kul olmak değil özgür bireyler olarak yönetimi kendileri seçip,denetleyib azletme haklarının insan olmanın yegane temel şartı olduğunu anlamış bulunmaktadırlar.  Kula kulluk değil Allah’a kulluğunda temel şartı budur. Allah adına dahi olsa hiçbir beşerin,sınıfın,zümrenin; fıkıh oluşturarak bunu layüselleştirip naslaştırarak halklara egemen olma  sevdasında bulunma dönemi artık kapanma noktasına gelmiştir. Bu açıdan Tunus’ta başlayıb Mısırda sonuçlanan  ve  Libya’da vahşet sınırını aşan katliamlara  rağmen  bu günlerde  sonuçlanması beklenen  özgürleşme süreci; İslam dünyasında  sosyo ekonomik    “sıçrama” etkisi yapacak  bir türbülans mahiyetindedir.
    Tunus’ta ki volkan mesabesindeki patlama halkların onur kaynağı özgürlükleri için despotizme ve istibdata karşı “artık yeter!” çığlığıdır. Bir pazarcı muztasaf olan 26 yaşındaki Muhammed Bouzazizi; istizaf ve istismarın  devlet siyaseti haline getirildiği bir coğrafyada; insanlık dışı totaliter rejimi gayrimeşru ilan edebileceği zor ve riskli ama yegane yolu seçerek kendini dünyanın gözleri önünde ateşe verdi. Bu onurlu eylemi ile Bouzazizi’nin  tüm insanlığa haykırdığı gerçek; “bu totaliter  rejim altında yaşamak; yanmaktan beterdir!”  Nitekim bu mesaj tüm bölge halklarında  doğru okundu ve algılandı ve  “ölümse bir defa olur!”  denilerek  hiç beklenmeyen  Mısır ve Libya gibi, meydanlara çıkıp “hayır” demenin “kaybolmak” la eşit olduğu ülkelerde halk kitleler halinde “artık yeter” intifadasını günlerce sürdürdü, sürdürmeye devam etmektedir. Fravuni istibdat rejimlerinin tek etkili silahı, halk üzerine “korku” salmaktı ve bu “korku” ölümü göze almak panzehiri ile etkisiz hale getirilmiştir. İşte Muhammed Bouzazizi’nin yaptığı budur. Allah O’nu bağışlasın ve Rahmetiyle kuşatsın! 
    2011 Artık Yeter İntifadası; Müslüman Halkların  1400 Yıllık çalınan ve gasp edilen kaderinin; bizzat  mazlum Halklar tarafından bir Devrimle tekrar sahiplenilmesi  hareketidir. Bu açıdan  bir milad, bir kırılma noktasıdır. Müslüman Halklar seçkinlerin vesayetinden/ yönetiminden çıkıp/kurtulup; kendi yönetimlerini kurabilirse ki beklenen budur, İslami dünya görüşü ile donatılmış bir halk idaresi (İslam Demokrasisi) ; Yeryüzünde  İslam Dünyasını; Darusselam adacığı kılacaktır. Hala görülemeyen/görülmek istenmeyen; “Artık Yeter!” Devrimlerinin baş gösterdiği Ülkelerdeki müstebit otoriter rejimlerin varlık sebebi; Ümeyye İktidarı ile başlayan ve  Abbasilerle takriben 850 yılda oluşturulan fıkıhla perçinlenen istibdat rejimlerinin, dini/islami olduğuna dair yanılgıdır. Bu tarihi yanılgı ne yazıkki İslam'ın tüm dinamizmine rağmen, müslüman halkları despotizm ve istibdat rejimleri altında  cahilleştirmi,fakirleştirimiş ve köleleştirmiştir.   İslama yakışan  Yönetim Şeklini ortaya koyamayan halklar; müstebitlerin yönetimine  boyun eğmek zorunda kalmışlardır. Bu  Asırlardır hep böyle olmuştur. Kurulacak Darusselamlar; sadece müslümanların değil, dünyanın neresinde bulunursa bulunsun kendini güvende hissetmeyen müslim/gayrimüslim tüm mazlumların  “her zaman sığınırım” diyebileceği bir  Selam Yurdu olacaktır. Tarih bu yönde işlemeye başlamıştır. Müslüman Halklara rağmen  elitist despotlar; siyasete,ekonomiye ve sosyal hayata istedikleri gibi yön verib Rablik iddasını artık ebediyyen kaybetmişlerdir. Müslüman Halklar Rabliği,İlahlığı ve Melikliği Allah’a has kıldıklarında dünyanın merkezi; Darusselam olacaktır. Müslüman Halkların kendi elleriyle "vasat Ümmet" olma sorumluluğunu bir kenara bırakmasıyla  boş kalan  meydanda İstikbarlaşan tuğyan ( Dünya İstikbarı)   meydanı  Müslüman Halkların  Hakçı ve Halkçı  Adalet yönetimine bırakacaktır. Daha şimdiden Mısır'da koyu Selefi akımlar bile  bu muazzam halk devrimlerinin etkisiyle hareket fıkıhlarını sorgulamaya ve gözden geçirmeye başladılar bile. İslamın  ilkeleriyle içi doldurulan Demokratik yönetim şekline elbetteki "ha" diyince ulaşmak mümkün değildir. Zira  bozulma ve ifsad  "ha" diyince  toplumlarda  virüs gibi hızla yayılırklen, ıslah ve iflah   zor ve zaman alan bir  süreçtir. İslam Demokrasisi'de  elbetteki   siyasi düşüncedeki  hurafelerden, sapmalardan arınmayı, yeni bir  yönetim şeklinin  dini düşünce ile adabtasyonunu  zorunlu kılmaktadır ve bu  zaman alan bir süreci  gerekli kılmaktadır. 2011  Ocak Devrimleri ile İstibdat,despotizm,totaliteriz Müslüman Halklar tarafından tarihin çöplüğüne atılmıştır. Her türlü istibdatın yerini  Özgürlük  almıştır. Dinde zorlama yoktur. Halklara çocuk muamelesi yapmak, despotizmi doğurduğu anlaşılmıştır. Özgür  ortamda toplumlar nasılsa öyle idare olunacaktır. Müslüman Halklar  Nefislerindekini   değiştirdikçe durumları  daha iyiye doğru gidecektir.
    Müslüman Halkların tüm yaşam dinamizmini baskı altına alan,etkisizleştiren,dumura uğratan her türlü İstibdat ve despotizm tasfiye sürecine girmiştir. Artık bundan sonra Halk; kendini yönetme hakkını kendi kullanacak, yöneticilerini (Hizmetkarlarını)  seçecek,denetleyecek  ve gerektiğinde azledecektir. Halkların katılımıyla oluşturulmuş Anayasalarla belirlenmiş Hak ve görevler, hukuk devleti ve özgürlüklerin güvence altına alındığı İslam Demokrasisiyle  Ümmet kendini bulacak, İttihada daha bir yaklaşacak , biribiriyle hayırda yarışan   Darusselamlar  oluşturacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder