24 Kasım 2010 Çarşamba

Yoksullara Yardım Yada Sorumluluktan Kaçış!

Atilla MORÇOL



            Yapılan işler, ahlak merkezli olarak tahakkuk etmeyince iş tabii olmaktan çıkıyor suni bir hal alıyor. Böyle olunca da ifrat ve tefrite kaymak  beklenen bir sonuç oluyor.  “Ne yapmalıyız!?” a aranan cevap;  soruyu soranların kendi iç dünyalarından ve ahlaki yapılarından  değilde;  Uzakdoğunun  yoksulları yada Afrikanın aç, sefil insanlarına “yardım” fikrine gelip dayandığında, hayatında bir kez  yoksul müridinin kapısını bayramlarda, düğünlerde, hastalıkta açıp onurlandırmayan, onlara destek vermeyen, yardım için kapılarını çalmayan   Hocalar, Hocaefendiler, İslami  Vakıf, dernek  yöneticileri; ellerinde et poşetleri afrikanın ,pakistan, Bangaldeşin, kırsalında  yoksul  peşinde kendini parçalamaya kadar vardırmaktalar işi!
            Düşününki toplumda islami düşünceyi ve  islam ahlakını geliştirmek, yaygınlaştırmak , yardımlaşma, dayanışma duygularını pekiştirmek olan  İslami Vakıf yöneticileri, vakfın müdavimleri arasındaki yoksulları görmesin, hastası olanları ziyaret etmesin, düğünde, cenazede  müdavimlerinin evini ziyaret edip onurlandırmasın, destek ve yardımcı olmasın!? Bu Bayların;”Yoksul” deyince akıllarına  Afrika , “Kardeş” deyincede pakistan  geliyor olmalı! İyi hoş buna da bir diyeceğimiz yok! lakin bildiğiniz, tanıdığınız, her gün gözünüzün önünde olan  bir kardeşinizin nasıl olurda ihtiyaç içinde olduğunu bilmezsiniz!? Her Bayramda  o Afrika ülkesi Senin, bu  uzakdoğu diyarı benim dercesine halktan toplanan paralarla hiç tanımadığınız, bir dahada  karşılaşma imkanınız bile olmayacak insanlara; inançlı, fasık, facir ne olduğunu bilemediğiniz topluluklara büyük meblağları taşırken nasıl olurda ve hangi dini,ahlaki,insani  dayanağa istinat ederek  Cemaatinizdeki,Vakfınızdaki, semtinizdeki,şehrinizdeki, ülkenizdeki  yoksul,mahruman mü’minleri görmezden gelirsiniz!? “(Yapacağınız infaklar)Kendilerini Allah Yolu’nda adayan Faqirler içindir ki, Onlar, Arz’da dolaşmaya Güç yetiremezler. İffetleri’nden dolayı Cahil olan, Onlar’ı Zengin sanır. Sen Onlar’ı Yüzleri’nden tanırsın. Yüzsüzlük ederek İnsanlar’dan istemezler. Hayır’dan her ne infaq ederseniz, elbette Allah onu bilir.” (Baqara 273) buyurduğunu nasıl olurda bilmeyiz, bilmezlikten geliriz, gözardı ederiz !? Rabbimizin Mekke Vasatında  Mü’mini Mü’mine varis ve vasi  kıldığını nasıl olurda unuturuz!?   Kardeşliğin şahidliği misyonumuza ne oldu? Böyle bir davamız yokmu zannediliyor. Ne kadar kolay teslim olduk mordernizmin bireyselciliğine!
            Yanıbaşındaki “dava arkadaşına” karşı yükümlülüklerini, sorumlulukların ahlak edinmemiş olanların hangi amaçla ve hangi maksadla, tanımadığı insanlara mü’min, fasık,facir ayrımı yapmadan “yardım” adı altında merhamet ve sorumluluk gösteriyor olması  trajikomik bir ironi oluşturuyor.  Cemaat, Vakıf ve Dernek olarak bir araya gelen  müslümanların bu işlerde önayak olan öncülerinin üzerine düşen öncelikli yükümlülük; kendi  cemaatlerindeki, vakıflarındaki, derneklerindeki öncelikle yoksul,fakir,kimsesiz  mensuplarını bir takvime bağlayıb iki üç aile olarak evlerinde ziyaret etmek, bazı sohbet toplantılarını  bu kardeşlerinin evlerinde gerçekleştirmek olmalıdır. Her ay üç dört aile bu tür ziyaretlerle onurlandırılmalı, evleri şenlendirilmeli, yalnızlıkları giderilmeli, moral destek ve güven verilmelidir. Düşününki her vilayette 15-20 İslami STK vardır ve bunların yöneticileri, hocaları,şeyhleri  her ay 4 aileyi ziyaret etse, ayda 80 aileye  moral destek,özgüven, umut,yalnız değiliz duygusu verilmiş olurki değişim ve dönüşümde getireceği dinamizmi hayal etmek dahi zordur.
             Kadeşlerin biribirlerini gözetip kollaması, destekleyib yardımlaşması salihatı Yurtdışına yardım faaliyetlerinden elbetteki daha az kolay değildir. lakin Müslümanları diriltecek olan, cemaatleşmeye vesile olacak olan, toplumda örnekliğimizi gösterecek olan da budur. Yeterki kardeşlik ahlakını, infak ve salih amel ahlakını Vahiyle inşaa edebilelim!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder