FATIMA
Fatıma'nın Değeri
Medine Yılları
Hatice'yi Yad
Bedir
Ali ile Evlilik
Mütevazi Evlilik ve paylaşılan İdealler
Rasulun Evlilikleri
Siyah Aba'nın Altındakiler
Rasulun kayınvalidesi
Birbirini Kovalayan Savaşlar
Korumasız Yetimler
Fatıma'nın Çocukları
Babalarından Önce Ölen Üç Kız
Babanın Ölümü
Fatıma Peygamber Mescidinde
Fatıma'nın Vefatı
ZEYNEB
Minik Zeyneb
Ömer Dönemi
Zeyneb binti Ali'nin Evliliği
Çocukları
Baba Ali, Ümmetin İmamı
Ağabey Hasan, Emiril Mü'minin
Muaviye ve Oğlu Yezid'in Krallığı
Kufe Yolculuğu
9 Muharrem
Kerbela Sabahı
Önder Zeyneb
Zeyneb'in Kervan'ı Kufe'de
Zeyneb Ana İbn Ziyad'ın Sarayında
Önder Zeyneb, Şam'da Yezid'in Sarayında
Saraydaki Konuşma
Medine Yolunda
Kur’an’ın Aile Tarihi
Kıraat Vasatı
Bugünün Dünyasında Onlar
Sembollerin Yetiştirdiği Çalışkan Kadınlarımız
İKİNCİ BÖLÜM
FÂTIMA
Fâtıma'nın Değer’i
Medine Yılları
Hadice'yi Yâd
Meryem gibi: Mescid’in Kadın’ı
Ali ile Evlilik
Bedir Savaş’ı
Mütewâzi Evlilik ve Paylaşılan İdealler
Rasul’un Evlilikler’i
Siyah Aba'nın Altındakiler
Rasul’un Kayınvalide’si
Birbirini Kovalayan Savaşlar
Uhud Savaş’ı
Korumasız Yetimler
Fâtıma'nın Çocuklar’ı
Babalarından Önce Ölen Üç Kız
Mekke’nin Feth’i
Necran’la Yüzleşme
Baba’nın Ölüm’ü
Fâtıma Peygamber Mescidi’nde
Fâtıma'nın Wefat’ı
Fâtıma'nın Değeri:
O'na "Babası’nın Anne’si, Babası’nın Kız’ı" diyorlardı. En Küçük Kızları’ydı. Rasul’un Yüzü’nden, Elleri’nden öptüğü Kız’ı, Fatıma'sı… Her Çağ’ın İnsanı’na ne Mesajlar taşır bu Sahne.[34][1]
Babası’nın yanına geldiğinde Baba O'nu Ayak’ta karşılardı. Yeri’ni verirdi O'na. Sanki şunu demek isterdi:
"Bu benim Kızım’dır . Ama horlanan, diri diri Toprağa gömülerek Alınları’na sürülen Leke’den aklanıldığı sanılan, kendisine sorulmadan en Yüklü Bedel ödenene satılan, Sırtı’ndan Kazançlar sağlanacak şekilde hazırlanan biri değildir. Bu benim Kızım aynı zaman’da Soyum’un Dewam ettiricisidir. O'nun Çocukları Wasıtası’yla benim Soy’um Qıyamet’e kadar sürecektir. O'na Saygı duymamak, İşlevi’ne ve Konumu’na karşı, geldiği zaman Ayağa kalkmamak Mümkün değil. İnsan’ın Karnı’nda dokuz Ay’dan fazla taşıyarak bir çok Acılar’a katlanan ve Doğum’dan sonra da Çocuğu için Çeşitli Fedakarlıklar’a severek Göz yuman Kadınlar’ın yeri, hepimizden daha Saygın ve Öncelikli olmalıdır. O Yer ne Aşağı ne Kopuk ne de Edilgen değil her Zaman Hayat’ın içinde ve en Saygın bir biçim’de belirlenmiştir." Bunlar Rasulu Ekrem'in Kızı ile aralarındaki kurulu Dialog’un dil’e getirilişidir sanki."[35][2]
"Fâtıma'nın Hoşnud olduğundan Allah da Râzı’dır. O'nun kızdığına Allah da kızar."
"O'nun kızgınlığı, benim kızgınlığım’dır."
"Kızım Fâtıma'yı seven, beni sevmiştir, Fâtıma'yı Memnun eden beni Memnun etmiştir. "
"Fâtıma benden bir Parça’dır, kim O'nu incitirse beni incitir, beni inciten de Allah'ı incitmiştir."
Peygamber "O'nu incitenlerin kendisini inciteceklerini" söylüyor, "Dünya’nın en Değerli Kadınlar’ı arasında sayıyordu O'nu." : "Dünya’daki en iyi dört Kadın şunlardır: Meryem, Asiye, Hatice ve Fâtıma."
Buna layık olmaya çağırarak Teselli ediyordu Zor Yılları’nı.
MEDİNE YILLARI
Hadice’yi Yad:
Peygamber-i Zişân’a Mescid yanında kalacağı Odalar (Hucurat) yapıldı. Fâtıma da Babası’nın yanında.. Evli İki Ablası’nı (Zeynep, Rukiye) Mekke’de bırakmak Zorunda kalmıştı Fâtıma. Ebu Bekr'in Kız’ı Âişe ile evlendi Rasul. Ama Hatice'nin Anı’sı hep onlarla beraber oldu, Kızı ve Kocası'yla:
Âişe anlatır: ‘Rasulullâh çok defa Koyun keserdi sonra bunu Parçalar’a ayırır ve onları Hatice'nin Sadıq Dostları’na gönderirdi."
Âişe şöyle anlatır: " Rasulullâh'ın Zewceler’i arasında benim en çok kıskandığım Hatice idi. Halbuki ben O'nunla evlendiğim zaman Hatice Wefat etmişti. Bunun Sebebi Rasulullâh'ın ekseriye Hatice'den bahsetmesiydi. Peygamber ne zaman bir Keçi kesse bunun Eti’nden bir Bölümü’nü Hatice' nin Aqraba ve tanıdık Kadınları’na gönderirdi."
Yine Âişe: "Bir defasında Hatice'nin Kızkardeş’i Hale binti Huveylid bize Ziyaret’e geldi ve Ev’e girmek için İzin istedi. Peygamber'e O'nun Sesi’ni duyunca bir hal oldu. -Wallahi bu Hale'dir-, dedi. Zira Hale'nin Ses’i Kardeş’i Hatice'ye çok benziyordu. Bunun üzerine çok kıskandım ve hışmım’la Rasulullâh'a
"-Pes doğrusu, öleli bunca uzun bir Zaman olan Qureyşli İhtiyar bir Kadın’ı şimdiye kadar unutmadınız mı? Oysa Allah size O'ndan daha İyi bir Eş vermiştir, dedim. Benim bu çıkışım Rasulullâh'ı kızdırdı. Bunu anlayınca dedim ki
"-Sizi Haq'la dünya’ya gönderen Allah'a Yemin ediyorum, bundan böyle O'nun haqqında Kötü bir Şey söylemeyeceğim."
Âişe anlatır: "Huzuru’na gelen Siyahî bir Kadın’ı İlgi ile karşılamıştı. " Gidince kim olduğunu sorar Âişe :" Bu Kadın, Hatice'ye sık sık gelip giderdi." Eşi’nin Dostları’na verdiği Değer.. O'nda bıraktığı Derin İzler. O Hatıralar içinde Mekke'nin Zorlu Yıllar’ı vardı.
"Allah'a andolsun ki, benim için O'ndan İyi’si yoktu. Halqın çoğu’nun Kafir olduğu bir zamanda o bana İman etti. Herkesin ben’den yüzçevirdiği bir zaman’da Serveti’ni bana bıraktı. Halq’ın Ewlatları’nı ben’den uzaklaştırdığı bir zamanda bana Ewlat verdi."
Meryem gibi: Mescid’in Kadın’ı:
Zekeriyyâ’nın Himayesi’nde Qudüs Mescidi’ninde büyüyen Meryem’in Qıssası ile ilkin Habeş Hicreti Yılları’nda Nazil olan Wahy’de tanışmıştı Fâtıma. Şimdi Qader ona Medine Mescidi’nde açacak bir Zehra’lığı Tahmil etmede.. Meryem, İsâ içindi; ya Fâtıma? İsâ hep Meryem’e nisbetle anıldı, Fâtıma Ana Oğullar’ı?
Ali ile Evlilik:
Babası’nın Âişe ile evlenmesinden 4 Ay sonra..
Ali, Fâtıma'yı nasıl istedi?. Bir kısım Tarihsel Hatalar’dan bahsedilir.[37][4] Hicret’te Rasul’un Yatağı’nda kalarak kendini Siper eden Ali ile nikahlandı Yetim kız. Rasul-i Ekrem, Çağı’nın en Muhteşem Düğünü’nü yapmadı O’nun için, hatta Wasatı’nı bile.
Şunlar gidiyordu Fâtıma ile: "Üç Minder, Saçaklı bir Halı, içi Hurma lif’i ile doldurulmuş bir Yüz Yastığı, iki tane El Değirmen’i, bir tane Su Tulum’u, Toprak’tan yapılmış bir Su Testi’si, Meşin’den yapılmış bir Su Bardağı, bir Elek, bir Havlu, tabaklanmamış bir Koç Post’u, eskikip Tüy’ü dökülmüş Yemen Dokuması Alacalı bir Kilim, Hurma Yaprağı’ndan örülmüş bir Sedir, Yemen İşi Alacalı bir Sedir, bir de Kadife Yorgan.[38][5]
400 Dirhem Gümüş Fâtıma'nın Mihri’ydi. Ama Ali Bütün Varlığı’nın At’ı ve Zırh’ı olduğunu söyledi. Rasul, Bedir Harbi’nde kendisine verdiği Zırhı’nı[39][6] satmasını söyledi O’na. 480 Dirhem etti. Mehri’ni ödedi. Konuklar’ı ağırladılar kalanıyla. Fâtıma'nın bunu çok bulduğu da söylenir. Bu Para ile Bilal, Fâtıma'ya Güzel Kokular, Ebu Bekr diğer İhtiyaçları’nı aldı.
Aqit’te şöyle konuştu Babası:
"O Allah'a Hamd olsun ki, O, İlahî Nimetleri’yle öğülen, Qudreti’yle tapılan, Ezelî Saltanatı’yla Boyun eğilen ve Azabı’ndan kendisine sığınılan, İlahî Emir Yer ve Gökler’e Egemen olandır.
Yerler’de ve Gökler’de Hükmü’nü sürdüren yine O'dur. Qudreti’yle Halqı yaratarak Hikmeti’yle de Mümtaz kılıp İzzeti’yle sağlamlaştırmıştır. Gönderdiğini ve Peygamber’i Muhammed'i ile Halq’ı şereflendiren yine O'dur.
Yüce Allah evlenmeyi bir Kaynaşma, Görev, Adalet ve Geniş bir Hayır kıldı. Bunun İlahî Hükmü’nü Temsil ederek İnsan ve Cinler’i görevlendirdi.
O Yüce Allah, öyle Qudretli bir Yaratıcı’dır ki, Toprak’tan ve Su’dan İnsan’ı yarattı ve ona Soy verdi. O Rab ki herşey’e Qâdir’dir. Herşey’in Dizgin’i O'nun Eli’ndedir.
Allah'ın Emr’i, Hükmü’ne, Hükm’ü de Taqdiri’ni Temsil eder. Her Hükm’ün bir Taqdir’i ve her Taqdir’in de bir Kitab’ı vardır. Allah Azze ve Celle istediğini var eder istediğini de yok eder. Asıl Kitap O'nun katındadır.
Şimdi Allah bana Kızım Fâtıma'yı Ali ibnu Ebi Talib'e nikahlamamı buyurdu. Ben de sizi Şahid kılıyorum ki, Ali ibnu Ebi Talib Mewcut Gelenek ve Allah'ın Emri’yle söyleyeceğim şeyi qabul ederse 400 Dirhem Gümüş Mehir’le Kızım Fâtıma'yı Ali ibnu Ebi Tâlib'e nikahladım. Yüce Allah kendilerinin Varlıkları’nı bir araya getirsin ve bunu kendilerine Mübarek kılsın.
Rabbim Nesilleri’ni temiz, kendileriyle Çocukları’nı Geniş Rahmeti’nin Anahtar’ı, Yüce Hikmeti’nin Kaynağı ve Muhammed Ümmeti’nin Güvenlik Sebebi eylesin. İşte söyleyeceklerim bundan ibarettir. Rabbim’den kendim ve sizin için Mağfiret dilerim."[40][7]
Ali'nin qabul konuşmasınından sonra Aqid tamamlanır. Hurma, Bilal'in hazırladığı Bal Şerbet’i, Gülsuyu ile Konuklar ağırlanır. 700 e yakın İnsan’ı doyuran bu Ziyafet’te İsewî bir Kerâmet var mıydı dersiniz?
Kızı’nı Gelin eden Baba’nın Sözler’i:
Dua eder onlara:
"Allah'ım. Onların Nikahları’nı Mübârek eyle. Onlara ve hatta onlardan Gelecek Nesiller’e de İlahî Bereketleri’ni bolca İhsan et."[42][9]
Rasul’un Kızı’na Tawsiyeler’i:
-Kızım, diğerlerinin Sözü’ne kulak verme, Koca’nın Faqir olmasından sakın korkma. Faqirlik diğerleri için Boyun Büküklüğü’dür. Peygamber ve o'nun Sülalesi için İftihar Wesilesi’dir.
Kızım, Baban isteseydi Dünya’nın Bütün Zenginlikleri’ne Sahip olurdu. Ama o Allah'ın Hoşnutluğu’nu seçti.
Kızım, eğer Baba’nın Dünya’dan bildiklerini sen biseydin, Dünya senin Gözü’nde çok Çirkin olurdu.
Ben senin konunda Küstahlık etmedim. Seni Sülalem’den en İyisi ile evlendirdim. Kocan Dünya ve Ahiret’te en İyiler’dendir.
Yarabbi Fâtıma bendendir, ben de ondanım. Allahım O’nu Pak olmayan şey’den sen koru. Güle güle Evi’ne git Kızım."
Haris ibnu Nema, Peygamber'e Yakın olan bir Evi’nde Fâtıma ile Kocası’nın kalabileceklerini söyler, onlar da oraya taşınırlar.
Birbirinin Libas’ı:
Erkeği Kadın’a, Kadın’ı Erkeğe birer Örtü kılan Qahy’in Qalb’i Mescid-i Nebi’nin Hücreleri’nde Ali ve Fâtıma birbirlerine Örtü oldular, birbirlerinin Libası’nı Tathir etmede yarıştılar.[43][10] Rasul-i Ekrem’in Âbası örttü onları.. Ahzab, Nur Suresi’nin Örtü Ayetleri’nin en Wakur Timsalleri’nin başında yer aldı Fâtıma.
Bedir Savaş’ı
Bedir Savaşı’nda Peygamber’in Damad’ı Ebu'l-As da Esir alınmıştı. Hatice'nin Yeğeni’ydi. Yani Zeyneb'le Teyze çocuğu. O sırada Mekke'de bulunan Peygamber’in Kız’ı Zeyneb, Kocası Ebul As'ın Serbest bırakılması için Babası’na Fidye gönderdi. Hatice'nin Cahiliye Evliliği’nde Genç Çift’e Hediye ettiği Kolye de içlerindeydi. Gözler’i doldu Rasul'un.
"Onu bırakın ve Fidye’yi de kendisine geri gönderin" dedi. Öyle yapıldı. Sonraki Yıllar ondan ayrıldı ve Hicret Esnası’nda Fâtıma'nin Abla’sı Zeyneb Darbeler Sonucu Çocuğu’nu düşürdü. Diğer Abla Rukıyye, Osman'la evlenmişti. Ama 2.Yıl’da Fâtıma Ablası Zeyneb’i de qaybetti.
Bedir'in Savaşcıları’nın Anaları’ndan biri… Ümmi Harise binti Saraka..
Harise ibnu Saraka Bedir Savaşı’nda öldürüldü. Anası ve Bacısı Medine'deydiler. Şehâdet’i duyunca: "Allah'a andolsun ki Peygamber geldiğinde oğlum’un cennet’e mi cehennem’e mi gittiğini öğrenmeden ona ağlamayacağım. Eğer Peygamber -Oğlun Cehennem’e gitti- derse ona ağlayacağım. Gözüm’üm Yaş’ı ile Cehennem Ateşi’ni söndürene kadar ağlayacağım, Sonsuz’a kadar ağlayacağım, Sonsuz’a kadar Feryad edeceğim. Ama Peygamber, -Oğlun Cennet’e gitti- derse ona hiç ağlamayacağım. Oğlum Allah Rahmeti’ne qavuştuğu için çok sevineceğim" dedi.
Cennet’e gittiği Haber’i ile kanatlandı Ümmi Harise.
Mütewâzi Hayat ve Paylaşılan İdealler:
Peygamber Evi’nin Şam'a bakan Tarafı’nda, Teheccüd Mihrab’ı Qıblesi’ndedir Odalar’ı. Önünde Küçük bir Avlu’su bulunan Toprak Zeminli bir Oda. Fâtıma ile Rasul'un Ev’i Mescid’de birbirlerine Bitişik’tiler. Birbirine bakan iki Pencereler’i vardır. Her Sabah Rasul bu Pencere’den Kızı’nı selamlardı. Sefer’e çıkarken O'nunla wedalaşırdı. Yolculuk’tan dönünce O'na uğrar Hali’ni sorardı.
Tezewwüc’den 4 Gün sonra Evleri’nde Ziyaret eder Babası. Ev İşleri’nden O'nu, Dışar’ı işlerinden Ali'yi Sorumlu tutar. Sabahlar’ı Kızı’nı Namaz’a çağırır.
Geceler’i üzerinde uyudukları, Gündüzler’i de biraz dinlendikleri Döşekler’i, Koç Postu’ndandı. Uyumak istediklerinde bunun Yünlü Tarafı’nı çevirirlerdi. Uzunumsu olan Kadife Yorganları’nı uzunlamasına örtünce Ayaklar’ı, enlemesine örtünce de Başlar’ı açıkta kalırdı.
*
Bir Gün Ali'yi Mescid’de yatar görür Rasul. Latife eder: "Kalk ey Ebu Turab... " Kızı ile Münâkaşalar’ı olmuştur Ali’nin.
*
Eller’i kabarana kadar Un öğüten, bir Göz Oda’da Ömrü’nü geçiren, Allah'ın Rızası’ndan başka Ziynet takınmayan Fâtıma, örtünmesini Zorluk’la sağlayan Giysi’si ve genellikle Aç kalışı’yla, Babası’nın Taqdiri’ni kazandı. Kocası’yla kesişen İdealler’in Kadını’ydı.
Bir gün içeri girdi Babası, o Kocası ile Un öğürürken."Hanginiz daha çok yoruldunuz?" diye İltifat etti Rasul. Kızı’nın yerini alarak Ali ile çevirdi Un Değirmeni’ni. Ev’in Odunu’nu getiren, süpüreni Ali'ydi, Hamuru’nu yoğuranı Fâtıma.
*
Yine Babası’nı qabul etti bir Gün. Ama Yüzü’nü ekşitti, çıktı Babacığı. Ali peşinden koştu. Açıklama şuydu:
"Benim için veya bir Peygamber için, Zewk’i çeken Nesneler’le donatılmış bir Ev’e girmek Uygun değildir."
O Günler’i bir keresinde Ali şöyle hatırlar:
"Fâtıma Değirmen çeke çeke Eli’nde Nasırlar oluştu. Kırba ile Su çekmekten ise Omuzlar’ı İz içinde kalmıştı. Ev süpürüp silmekten Toz içinde kalırdı. O sıralarda Rasulullâh'a bir yerden Hizmetciler gelmişti. Ben, Fâtıma'ya: " Baban’a gitsen de O'ndan bir Hizmetci istesen" deyince Fâtıma gitti ve Babası Meşgul olduğu için Geri dönerek Ertesi Gün tekrar gitti. Rasulullâh O'na:
"İhtiyac’ın var mı?" deyince Fâtıma utanarak suskunlaştı ve bunun üzerine Ali Dewre’ye girerek, Fâtıma'nın Nasır bağlayan Elleri’ni, incinen Omuzları’nı Toza Toprağa bürünen Yüzü’nü anlattı. Bu Sözler’i duyunca Rasul'un Cewab’ı şu oldu:
-Ya Fâtıma, Allah'tan kork, Rabbi’nin Farzı’nı İfa et. Eşi’nin Hizmeti’ne bak, Yatağı’na geldiğinde 33 defa Tesbih et, 33 defa hamdet, ve 34 defa Tekbir getir. Bunların Toplam’ı Yüz’dür. Bunları okuman, senin için bir Hizmetci’den daha Hayırlı olacaktır."
Nazik Bedeni’ni zorlayarak Hizmetcisiz tamamladı Ömrü’nü. Allah'ın Hedefleri’ni Tercih etti.
Tarih, bu Yokluklar’ın Kadın’ın Misafirperverliği’ni, Yoksullar’la Yokluğu bile paylaştığını anlatır bize.
*
Gündüz giydiği Elbise’yi Gece yıkar tekrar giyebilmek için. Peygamber Hibe ettiği bir Hizmetçi ile Fâtıma'ya gelir ve Fâtıma, üzerinde Kısa, Başı’nı örtse bu kez de Saçları’nın meydana çıkacağı bir Giysi’yle Babası’nın karşısı’na çıkar. Ancak Babası’nın yanındaki Hizmetçi’yi görünce sıkılır. Babası:" Bu Zat’ın yanına girmesinde Sakınca yoktur, o yaşca Baban ve Kölen’dir "buyurur.[45][12]
*
Ya Ebu Nuaym’da anlatılanlar:
Baba, Arkadaş’ı ile Hasta Kızı’nın Ziyareti’ne gelir. Fâtıma’nın bir Yabancı’yı yanına Qabul edecek bir Ev Hali’nin olmadığı günler’dir. Başı’nı örtse Wucud’u, Wucudu’nu örtse Baş’ı Açık kalacak bir hal’dedir. Babası’nın uzattığı bir Örtü ile kapandıktan sonra ancak Misafirler’i Qabul edebileceği bir Tablo’yu Tasawwur edin. Bir kaç gün’dür, Aç’tır, Ağrılar’ı da Sürekli artmaktadır. Qureyş’i Açlık’tan Emin kılan Beyt’in Rabbi’nin Peygamberi’nin Kız’ı.. Nasıl Mekke Yılları’nda Acı içinde İşkence altında kalan Yâsir ve Sümeyye’ye Cennet’ten başka söyleyecek Söz’ü yok’duysa, Kızı’na da bu en Yüksek Sözler’le Muqabele edecektir Baba:’ Dünya ve Ahret Hanımları’nın Efendi’si olmak’la Râzı olur musun?’ Adeta Sure-i Feth’in Son Ayetleri’ndeki Kullar arasına, onların en Üstleri’ne doğru Geçit veren Onur Sözler’i..[46][13]
*
Bilal Mescid’den geçerken Fâtıma'yı görür. Un öğürmektedir. Çocuklar’sa ağlaşmaktalar. Seslenir:
"-Ey Peygamber Kız’ı, gördüğün İşler’den birini bana ver de sana Yardım edeyim."
Bir Süre Yardım eder, Sabah Namazı’na Geç kalır. Dua eder Rasul:
"-Sen Fâtıma'ya acımışın, Allah da sana acısın. "
*
Sıkıntı’nın Paylaşımı’ndan Pay alanlara Torunlar da katılır. Rasul-i Ekrem’in Gözbebekleri’ydi onlar. Ali’nin Adağı vardır Allah’a.. Evi’nde 3 Gün Oruç başlar. Öyle dolu dolu Rızıqlar’la donalı İmsâk ve İftâr’la Süslü bir Oruç’tan bahsetmiyoruz. Ali aldığı Borç’la Evi’ne getirebildiği 3 Sa’ Arpa’dan yapılacak Ekmek’le doyacaktır. Ama ne çare. Kapıları’nı çalıp, Açlıkları’nı İzhar eden Yoksul’a verirler Ekmeği, onlar Kewser içerek yatmayı yeğlerler. Sınav 3 Gün öyle sürecektir. Bir Gün Yetim gelir öbürsü Gün bir Esir. Vermemezlik edemez Ehl-i Beyt.. Rasul-i Ekrem onları Perişan bir hal’de Huzuru’nda bulur. Fâtıma Hane-i Saadet’inin bir Köşesi’nde Aç yatmaktadır. Râwi diyor ki ‘Üzüntü hal’deki Rasul’u Ziyâret eden Cibril, Allah’ın Rasulü’nü Ehl-i Beyt’i ile Tebrik ettiğini söyledi. [47][14]Sure-i İnsan’ın şu Ayetleri’nde anlatılan Bahtiyarlar onlar’dı:
"O Kullar, Şiddeti her yer’e yayılmış olan bir Gün’den korkarak verdikleri Söz’ü yerine getirirler. Onlar, kendi Canlar’ı çekmesine rağmen Yemeği Yoksul’a, Yetim’e ve Esir’e yedirirler. “Biz sizi Allah Rızâsı için doyuruyoruz; sizden ne bir Karşılık ne de bir Teşekkür bekliyoruz.” “Biz, Çetin ve Belâlı bir Gün’de Rabbimizden korkarız” (derler). [48][15]
Siyah Aba’nın Altındakiler:
Hasan ve Hüseyn'i bahşetti Allah onlara. Yoksul bir Hayatlar’ı oldu. Savaş’tan Savaş’a koştu Kocası ve Babası.
*
Fâtıma'yı daha sonra gelen Ali'yi ve ardından Hasan ve Hüseyn’i Siyah Kıl’dan, Nakışlı Abası’nın altına alan Rasul şöyle der: "Ey Ehl-i Beyt, Allah sizden ancak Kir’i gidermek ve sizi tertemiz yapmak ister."
Ve onlara katılmak, Aba’nın altına girmek isteyen Ümmü Seleme'ye: "Sen yerindesin ve bana Hayırlı’sın" der." 33/el-Ahzab 33 Ayeti’nin Ali, Fâtıma, Hasan ve Hüseyin hakkında indiğini söyler birçok Kaynak.[49][16]
‘’Ey Peygamber’in Hanımlar’ı! Eğer Allah’tan sakınıyorsanız, sizler herhangi bir Kadın gibi değilsiniz. (Yabancılara karşı) Sözü Tatlı ve Yumuşak bir Eda’yla söylemeyiniz ki; Qalbi’nde Hastalık bulunan kimse, Kötü Şeyler Ümit etmesin! Daima Ciddi ve Ağırbaşlı söyleyin!’’
Evleriniz’de Wakar’la oturun, Eski Cahiliye Günleri’ndeki gibi Cazibeleriniz’i sergilemeyin. Namazlarınız’ı dosdoğru kılın, Zekat’ı verin, Allah’a ve Elçisi’ne İtaat edin. Ey Ehl-i Beyt; Allah siz’den Kir’i, Gühah’ı giderip, sizi Tertemiz yapmak istiyor!’’
*
Ezwâc-ı Mutahhara, Ümmehatu’l-Mü’minin’den sonra şimdi de Ehl-i Beyt.. Nebi’ye Eş olmanın Ağırlığı Kadınlar arasında Eşdeğer bir Sorumluluğu yüklenmeyi gerektirir. Sıqlet’i paylaşma.. Waqar’la ‘Mü’mineliğ’in Neliği’ni Temsil etme Ödev’i. Lider Eşi olmanın Nasıllığı’nı gösterme Sorumluluğu.. Müddesir Suresi’nde Rics’den Kaçınma Ödevi’ni alan Elçi’nin Ricz’den kaçınmada ‘Öncü’ olması gereken Eşler’i.. Mekke’de Hatice’nin yükselttiği Çıta’yı düşürmemede Yükümlü kılınan Annelerimiz.. Hatice’nin Evi’nin yaşayan Tanığı ise Fâtıma.. Hucurat’ın yanında Ali ile paylaştığı Hücre’nin Kadın’ı..
Bu Aba’nın altında niye yoktu Ümmü Gülsüm, Zeynep ve Rukiye? Dört Kız’ı Medine Boyutu’nda ‘Ev HalQı’ iken, Fâtıma Medeniyet Boyutu’nda ‘Şecere’ye dönüştü.. Yalnız Fâtıma’nın Evi Mescid’in Külliyesi’ne dahil’di. Ali ta Mekke Yılları’ndan beri Peygamber’in Beyt’inin Halqı’ydı zaten.
Ricz’den temizlenmede, Salat’ı İqame, Zekat’ı İfa’da tüm Müslümanlar’la birlikte yüklendikleri Yükümlülü’ğe bu Ayetler’le ikici kez ve Özel olarak da Muhatap kılındı Ehl-i Beyt. Hucurat’ın Kadınlar’ı ve Fâtıma Evi’nin Ehli..[50][17] Fâtıma’nın Evi Asıl’sa Zürriyet’i de Furu’.. Her dem Meyvesi’ni veren Temiz Ağaç.. Mescidlerimiz’de Raşid Halifeler’indan ardından Tarih’in Rotası’nı tablolamışız: Fatma Ana Oğullar’ı..
Ehl-i Beyt Oluş bir Kurtuluş Kontenjan’ı, İmtiyaz değil, artı bir Külfet ve onunla Mütenâsip Ni’met’tir. Mekke’nin Örümcek Evler’i (Buyut-u Ankebut)u’na karşılık Medine’nin Nur Evleri’nin İlk Çekirdeği’dir Ehl-i Beyt.. Kadın Pergel’in Merkez’deki Sâbit Ayağı; Erkek Arz’da Allah’ın Fadlı’ndan ibtiwa etmek için Darb eden Mudâraba Adam’ı.. Kadın Beyt’in kendisi, Ali’de onun Kapı’sı..
*
Müslüman Tarih’i 42/eş-Şura 23 Ayeti’ni de onlara Armağan etmek istemiştir: "De ki: Sizden Yakınlar’a Sevgi’den başka bir Ecir istemem."[51][18]
*
"Ben Ali, Fâtıma, Hasan ve Hüseyn Qıyamet Günü’nde Arşın altında bir Kubbe’yiz."
*
Âişe, ‘Fâtıma'nın Babası’na çok benzediğini’ söyler.
Rasul'un Kayınvalide’si Ölüyor:
Kızı’na Adı’nı verdiği Kızı’nın Kayınvalide’si Fâtıma binti Esed inanan 11. Kadın’dı. Medine'ye Hicret etmişti. O öldüğünde Rasul :
"Annem öldü" der. Namazı’nı kıldırır, Defn’e katılır. Bir süre Mezarı’nda kalır. Gömleği’ni giydirir O'na.
Birbirini Kovalayan Savaşlar:
Ali en Ön Cepheler’in Aslanı’ydı. Bir çok Kadın Kahraman’ı vardı bu Savaşlar’ın.
Hamane: Peygamber'in Hanım’ı Zeyneb'den Baldız’ı. Koca’sı ve Kardeş’i Uhud Savaşı’nda Peygamber’le birlikte savaştılar, Hamza'nın Şehâdeti’ni duyduğunda: " Allah Ona Rahmet etsin, O'nu bağışlasın, Şehâdet’i Kutlu olsun" diyordu. Kardeş’i Abdullah'ın Şehâdeti’ni duyunca "Allah bağışlasın, Rahmeti’ni ondan esirgemesin, Şehâdet’i Kutlu olsun" dedi. Nihayet Koca’sı da Şehid. İrade’si dışında ağladı.
*
Safiye binti Abdulmuttalib. Uhud'da Hamza'nın Şehâdeti’ni duydu. Gidip onu yakından gördü. Zübeyr O'na:
"Anacığım, Peygamber -O Geri dönsün" buyuruyor" dediğinde
"Neden döneyim, Kardeşim Hamza'nın Cesed’i Lime edilmiş, bu Allah Yolu’nda bir Şey değil ki. Biz Allah'ın Rızâsı’yla Mutlu’yuz. Ben Allah'ın Yardım’ı ile Sabırlı olacağım" diyordu.
Peygamber İzin verdi. Nâş’ın yanına gelerek: "İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi Râciun" dedi.
*
Nasibe binti Qa'b: Ümmü Ammar: Koca’sı ve İki Oğlu ile Uhud'a katıldı. Kılıçlar’ın Kan kustuğu bir an’da Yaralılar’ı sarıp Su taşıyordu. Peygamber’e Yardım için Koca’sı ve Oğulları’nın yanında Kılıç savuruyor, Rasul ne tarafı’na dönse O'nu görüyordu. 12 yerinden Yara aldı. "Allah'ım, onları Cennet’te benim Arkadaşım kıl" diyordu Rasul.
*
Ümmü Sinan Eslemiye: Rasul, Hayber Savaşı’na gitmek isterken Müslüman olan Ümmi Sinan "Benim de sizin Hizmetiniz’de olmama İzin verin" dedi." Su Kapları’nı onarırım, Yaralılar’a bakarım. O'na ve bir çok Kadın’a İzin verdi Rasul. Ümeyye binti Qays ibnu Esabıt ta bunlardandır.
Uhud Savaş’ı
Bütün Medineliler’in Hayatı’nda Derin İzler bırakan Günler.. Babası da Amca’sı Hamza’yı qaybetti, Uhud’da gayb oldu Hamza, Cennet’te Zuhur.. Bir ara Rasul-i Ekrem’in bile öldürüldüğü Söylentisi’nin duyulduğu o Dehşet Savaş’ı. Ölen Mus’ab’dır.. Rasul ne ölmüştür, öldürülmüştür, bir Uhud Gazisi’dir o. Gaziler’i suvayan, Yaraları’nı saran Müslüman Sahabe Kadınlar’ı… Rasul’un akan Kanları’nı silen El Fâtıma’nın Eli’dir. Bir Hasır Örtü tütsülenerek Külü’nü Yara’ya bastı. Yan Diş’i yaralanmış, Başı’ndaki Miğfer parçalanmıştı. Ali Kalkan’ı ile Su döküyordu.[52][19]
Korumasız Yetimler:
Onlarca Yetim, Korumasız kalıyordu geri’de. Nisâ Suresi; Dullar’ı, Yetimler’i Koruma altına almaya çağırıyor, Evliliği Teşvik ediyordu. ‘Belki çekinir’ diye düşündü Kocası’nı. Ama O hazırdı, Ali'nin Kıt Geliri’ni bir başka Yetim’le paylaşmaya, Kocası’na Sevgi’yi bir başkasıyla paylaşmaya. Babası’na giderek İsteği’ni açtı. Ali'nin evlenmesini engelleyen Babası’ydı. ‘Kızı’nı daha çok seveceği Adalet’i gözetemeyeceğini’ biliyordu. Başka Kadınlar’ı üzmeye Haqq’ı yoktu Ali’nin.
Fâtıma'nın Çocukları:
2 Kız, 3 Erkek 5 Çocuklar’ı doğdu. Hasan, Huseyn, Muhsin, Ümmü Gülsüm ve Zeyneb.
Hicri 3 de doğurduğu Hasan'ı büyütüyor, O'nunla oynuyordu, Şecaat Şarkıları’yla.
"Herkesten çok Baban’a benze ey Hasan
Esaret Zinciri’ni Haqq’ın Boynu’ndan kır.
İhsan eden Allah'a İbadet et
Ve hiç bir Zaman *İnciler ile dost olma."
Hasan'ın Doğumu’ndan 50 Gün sonra Hüseyn’e Gebe kaldı. Hüseyin 7.Gün Sünnet edildi.
"Hüseyn ben’den, ben Hüseyn'denim" diyordu Rasul.
Muhsin fazla yaşamadı. Ölümü’ne ağladı Rasul.
Ümmü Gülsüm, Rasul'un öpüp kokladığı bir Yavru. Küçük Yaş’ta Anası ve Dedesi’ni yitirdi.
Babaları’ndan Önce Ölen Üç Kız:
Zeyneb binti Muhammed Hicret’ten sonra 8. Yıl’da öldü.
Ümm Kulsum. Rukiyye'nin Ölümü’nden sonra Osman ibnu Affan'la evlendi. Hicret’ten 9 Yıl sonra Wefat etti.
Mekke’nin Feth’i:
8 Yıl once terkettikleri Kent’e giren Babası’nın Ordusu’nda Fâtıma da yer alıyordu. 15 Gün kaldılar burada. Görümce’si Ümmü Hani (Fakite), Rasul-i Ekrem’e 10 Qureyşli Kadın’la gelerek Bağlılığı’nı bildirmişti. Taif Dönüşü’nde Mirac Gecesi’nde yanında olduğu Ümmü Hani.. Oğlu Hübeyre ibnu Ebi Wehb için Eman dilemeye gelir. Fakite’nin kendi Naqli’ne göre Rasul-ü Ekrem’e geldiğinde Kızı’nın tuttuğu örtü arkasında gusletmekedir, sonra 8 Rek’at Duha Namaz’ı kılmıştır Rasul. Hendek’te Atı’nı sürerek Hendeği aran Hübeyre. Fâtıma’nın yanında Eman verir Baba’sı Ali’nin Bacısı’ndan Yeğeni’ne. Ali bir zamanlar öldürmeye kalkıştığı Kişi ile hangi Qader’i yaşayacağını biliyor muydu? Yıllar sonra hançerlenen Hz.Ali Sabah namazı’nı kıldırmak için Hübeyre’nin Oğlu Ca’de’yi görevlendirecektir. [53][20]
Necran’la Yüzleşme:
Hicret’in 9.Yıl’ı..
Hicaz ile Yemen arasında bir Bölge olan Necran Hristiyanları’ndan 70 Kişilik bir Heyet Medine’de, Peygamber Mescidi’ndeler. Tartışmaları’nın İçeriği’ni Âl-i İmrân Suresi’nin başı’ndan 81.Ayet’e kadar yer alan Bölümleri’nden okuyabiliyoruz. Ahmed, İsâ’yı Tezkiye ediyor, O’nun Şanı’nı Qur’ân’la Ref’ ediyordu. 61.Ayet’in İçeriği’nde Mübâhale yer aldı. Söz’ün bittiği Nokta.. Canı’nı, Ewlâdları’nı ortaya koyacak bir lanetleşmeye yanaşamaz Râhipler, Medine’ye Vergi ödemek Koşul’u ile ayrılırlar. Rasul’ün Masa’ya koydukları içinde Can’ı vardır, Kız’ı, Damad’ı ve Torunlar’ı vardır. Fâtıma tekrar Ebter ve Kewser Sınavı’nın tam ortası’ndadır. Bu kez Necrân Ebter olmuştur Fâtıma yine Kewser.
Rasul-i Ekrem 3/Âl-i İmran 61 Ayet’i indiğinde Fâtıma ve Çocukları’nı çağırıyordu.
"Sana İlim geldikten sonra artık sen’inle kim tartışırsa de ki: Gelin biz Oğullarımız’ı çağıralım, siz Oğullarınız’ı çağırın, biz Kadınlarımız’ı siz Kadınlarınız’ı ve bizzat gelelim siz de gelin, sonra birbirimizle lanetleşelim, Allah’ın Laneti’ni Yalancılar’a yıkalım." [54][21]
Baba'nın Wefat’ı:
Weda Haccı’nda şöyle konuşuyordu Baba:
"Haberiniz olsun ki ey İnsanlar... Ben ancak bir Beşer’im .Rabbim’in Elçisi’nin gelmesi de O'na İcâbet etmekliğim yaklaşıyor. Ben size iki Ağır Emanet bırakıyorum. İlki Allah'ın Kitab’ı. O'nda mutlaqa Hidâyet ve Nur vardır. Sizler Allah'ın Kitabı’na tutununuz ve O'na sımsıkı sarılınız. Diğeri de Ev Halqı0’mdır. Ben Ehl-i Beyt'im haqqında sizlere Allah'ı hatırlatıyorum" [55][22]
Son Nefesi’ni verirken Rasul, Fâtıma yanı başındaydı. O'nun Elemi’ni yatıştırmak için Rasul'un kendisine kavuşacak ilkin O olduğunu söylediğinden bahsedilir.
Wefat’ı üzerine Baygınlık geçiriyordu. "Allah'ın Rasulu'nun üzerine bu Topraklar’ı yığmaya Gönülleriniz nasıl Râzı oldu? " diye bağırıyordu gayr-i İrâdi bir şekilde.
"Ey benim Aziz Babam,
Rabb’in Sana Çağrı’sı,
Ey benim Aziz Babam
Yer’in Firdews Cennet’i,
Ey benim Aziz Babam
Cebrâil dinleyecek,
"Ey Sevgili Peygamber, ey herkesin İmdadı’na yetişen Mustafa... Bil ki Yağmuru’nu kaybetmiş ve Bereket’ten Mahrum kalmış Toprak gibi biz de yitirdik Seni. Seni yitirdiğimizden bugün’e kadar Allah'ın her Ayet’i, her Suresi adeta ayrı ayrı birer Kitap oluşturan Qur'ân'ın Wahy Yolu’yla Gelişi’ni de qaybetmiş bulunuyoruz.
Ah, keşke Sen’den önce o Ölüm bize uğrasaydı da ve Sen’in Ölüm Haber’in bize geldiğinde Kumlar ve Topraklar aramıza yığılarak Engel olsaydı da biz bu Elem Verici Durum’a Tanık olmasaydık."
"Sema’nın Ufuklar’ı karardı, Güneş de dürülüp Yas tutmuş gibi Nuru’nu yitirdi. Gece ile Gündüz birbirinden ayrılmaz bir durum’da Koyu Karanlıklar’ın Girdabı’na gömüldü.
Haqq’ın Nazlı Nebisi’nden Wefatı’ndan sonra bu Acı’nın verdiği Üzüntü Yerküre’yi bir Kum Yığını’na çevirdi. Bu yüzden de Arz’da Sarsıntılar ve Çarpıntılar çoğaldı.
Varsın Dünya’nın Doğu ve Batısı’nda bulunanlar senin Wefatı’nı işitince ağlasınlar. Varsın Mudan ve Yemen Qabileler’i Başları’na Topraklar saçsın... Neye yarar ki? Ben Sen’in Ayrılığı’nın verdiği Elem’le Yüzüm’e Gözyaşları’ndan Resim yaparak geliyorum. Gündüzleri’nse Gecelerim’den Farq’sız. Gönlüm’de Kocaman Yaralar Hakim ve Canım yanıyor ,Ruhum sızlıyor.
Ey Allah'ın Elçi’si.. Sabır gerçekten Güzel. Fakat Sen’in Ayrılığı’na katlanmak Güzel değil, Ayıp ben’ce.
Üzüntüm, Hicranım ayıplanamaz. Eğer ayıplayan varsa, Gözlerim’den akan Yaşlar’ın çoğalması o ayıplamaya Cewap olacak ve bu ölene dek bir An durmaksızın sürüp gidecek."[57][24]
Baba Mezar’ı başı’nda şöyle Dizeler dökülüyordu Ağzı’ndan:
"Ahmed'in Toprağı’nı koklayan ne hal’e gelir
Başka Koku istemez, Ömürler’i boyunca
Öyle Karanlık, Acı bir Yas verdi ki bana,
Qader verseydi aynı Felaket’i Günler’e,
Sonu gelmez bir Gece olurdu Bütün Günler."
*
Bir gün Âişe'ye sordular:
-"Rasul en çok hangi Kadın’ı severdi?
-Fâtıma.
-Hangi Erkeği?
Fâtıma Peygamber Mescidi’nde:
Ebu Bekr, es-Sıddıq-, Sakife'de Halife seçildi. Fâtıma Babası’nın Mirası’nı istedi ondan. Medine’nin Verimli Arazi’si Fedek'i. Ebu Bekr: "Bize Mirascı olunmaz. Bıraktığımız Sadaqa’dır. Ancak Muhammed'in Ailesi bu Mal’dan yer " Sözü’nü naqletti Rasul'den.
Fâtıma Fedek Olayı’nın ardından Mescidi-Nebewî'ye gitti, çok Dokunaklı, İçli bir Konuşma yaptı.
Allah'a Hamd, Lutufları’nın Zikr’i, O’na uyanların Fazilet’i, İslam’ın Esaslar’ı, İmân’ın, Namaz’ın, Zekat’ın, Oruc’un, İhlas’ın, Hacc’ın, Adalet’in, Cihad’ın, Sabr’ın, Maruf’u emretmenin, Münker’den nehyetmenin, Ana baba’ya İtaat’in, gözetmenin, Yakınlar’a İyilik, Ahd’e Wefa, İktisat’ta Adalet, Farzlar’ın ve Haramlar’ın Teşrî Hikmetler’i…. anlattı anlattı. Sonra:
-"Biliniz ki ben Fâtıma'yım. Babam Muhammed'dir. Ne söylüyorsam Yanlış değil, ne yapıyorsam Yersiz değil. Eğer Muhammed'i Üstün tutuyorsanız, O'nu tanıyorsanız bilmeniz gerekir ki O, sizin Kadınlarınız’ın Babası değil, benim Babam’dır, sizin Erkekleriniz’in değil benim Amcam’ın Oğlu’nun Kardeşi’dir. Putlar’ı O kırdı, Küfr’ün, Şirk’in Sergerdeleri’ni O yüz üstü yere serdi. Sonunda Toplum Bozgun’a uğradı, dönüp kaçtı. Gece, Sabah’tan sıyrılarak gizlendi, Alem aydınlandı, Haq ve Hidâyet Zulmet’ten kurtuldu, ışıyarak göründü, Alem’i Işığa boğdu. Din Önder’i Söz’e geldi, Yol kesenler’in Diller’i kesildi, sustular, Şeytanlar Lal oldular, Söz’den kaldılar, Nifaq’a uyanlar Helak olup gittiler. Küfr’ün, Azlığın dDüğümler’i çözüldü, siz de İbadet’ten, Oruç’tan Karınlar’ı aç, Yüzler’i Ak olanlarla beraber İhlas Sözü’nü söyler oldunuz.
Oysa siz Azlıktınız, Dost’tan yoksundunuz, o halde Taş’ın Dibi’nde kalan, hem içilip tüketilecek olan bir Yudumcuk Su’ydunuz ,Ateş Dolu bir Çukur’un Kenarı’ndaydınız. Aç Kişi’nin, Fırsat gözetmeden, Müddet beklemeden kapıp, yutuvereceği bir Lokma’ydınız. Yanan Alev’den alınmış bir Korcağız’dınız. Yabancılar’ın Ayaklar’ı altına düşmüş bir Toplum’dunuz. Çöl’deki Çukur’a dolmuş, Deve Sidiği ve Hayvan Pisliği’ğiyle Kokuşmuş bir İçimlik suydunuz. Yediğiniz, Ağaçlar’ın Yaprakları’ydı. Aşağılık bir hal’e düşmüştünüz. Adamlar’ın Ayaklar’ı altında kalmaktan korkuyordunuz ki Allah'ın Salat’ı ona olsun, Muhammed'in Sayesi’nde Güçlükler’in Belası’na uğradıktan sonra, Arab'ın Kurtları’na Lokma olduktan sonra, Kitap Ehli'ne Tutsak düştükten sonra kurtuldunuz. Allah Sizi bu Sıkıntılar’dan Halas etti. "Onlara ne Waqit bir Savaş Ateş’i yakmaya kalkışsalar Allah o Ateş’i söndürdü." [59][26]
Fâtıma'nın Wefat’ı:
Ziyareti’ne gelen Kadınlar’a şöyle konuşuyordu:
"Dünyanız’dan usanarak Sabah ettim, Adamlarınız’dan İkrah ederek bugün’e kavuştum. Sınadım da attım, onları kendimden uzaklaştırdım. Kötü buldum onları. Ne Çirkin şeydir Kılıc’ın Keskin Yüzü’nün gedilmesi, gerçekten sonra olmayacak Oyun’a gidilmesi, Mızraklar’ın kırılması, Yanlış Düşünceler’e sarılması İnsan’ın, Hewâ ve Heves’e kapılması...
Gel de Kulak ver dinle: Yaşadıkca Zaman sana ne şaşılacak Şeyler gösterecek, şaşmak istersen, ancak onların Sözleri’dir seni şaşırtacak.. Ömrüm’e Yemin ederim ki, bu yaptığınız işler Gebe’dir: Bekleyin bırakacağı An’ı, sonra da tutun Taze Kan’la, Zehir’le, öldüren Sitem’le Dopdolu Kase’yi, o Köşe’deki Kan’ı. "İşte buracıkta, boş şeyler’e uyanlar, Ziyan ederler." [60][27] Sonra gelenlerse, İş’i önce kurup Düzenler’in ne yaptıklarını sonu’nda anlarlar, bilirler.
Bundan böyle rahatca oturun, tam İnanç’la gitmeyi bekleyip durun. Müjde olsun size, kesip biçen Kılıç geliyor, Zalimler’in her yanı kaplayan Hükümler’i yürüyor. Haqqınız’ı çarpıp almadalar, Toplumunuz’u darmadağın etmedeler. Size Son Pişmanlık gelip çatar, nice olur Haliniz o zaman ki şimdi görmedikleriniz meydana çıkar. "İstemediğiniz, hoşlanmadığınız halde sizi zorlayacak mıyım?" [61][28]
Hamd Alemler’in Rabb’i Allah'a, O’nun Salat’ı Peygamberler’in Sonuncu’su, Gönderilenler’in Ulu’su Muhammed'e olsun."
*
3 Ramazan Salı. Akşam’a Doğru.
İftar Sofrası’nı hazırlar. Misafirler’i uğurlar, yıkanmak isteği ile. Eş’i Mescid’e geçmiştir. Öleceği doğar içine ve söyler bunu. Ümmü Selma'ya Kefenleri’ni giydiğini söyler. Gece gömülmek ister Babası gibi.
Teweffi Sünnet’i O’nu da bulur. Wasiyet’i yerine getirir Ali. Ali ya da Abbas Namaz’ı kıldırırlar. Ali, Abbas, Fadl Baqi'ye defnederler Fâtıma’yı. Koşarak Ev’e gelen Âişe'yi, Esma binti Ümeys içeri almaz.[62][29]
Ali, Rasul-i Ekrem’in Ruhâniyeti’ne hitaben söylenir:
"Selâm olsun sana, Ben’den ve Civarı’na inen, Sana pek çabuk kavuşan Kızı’ndan yâ Rasulullâh. Senin seçilmiş Kızı’ndan ayrıldığımdan dolayı Sabrım azaldı, Qudretim kalmadı. Ancak Sen’den ayrılmam, senin Wefatı’nı görmem, çok daha Büyük Acı’ydı, ona sabrettikten sonra buna da sabretmem gerek. Seni Qabri’ne yatırdım, senin Ruh’un Boynum’la Göğsüm arasında qabzedildi. "Gerçekten O'ndan geldik O'na döneceğiz."[63][30] Emanet’in ben’den alındı, bana verdiğin Elim’den çıktı. Fakat Allah beni de Sen’in bulunduğun yere alıncaya kadar Derdim sürüp gidecek, Gecelerim Uykusuz olarak Sabah bulacak. Ümmeti’nden Çektiklerimiz’i Sana Kız’ın Haber verecektir. O'na sor, Hal’i O'ndan haber al. Hem de bunlar, Sen’den Ayrılışımız uzamadan, Sen’in Anılış’ın unutulmadan olup bitti. Selam olsun ikinize de, Selam verip Weda eden Kişi’nin Selamı’yla incinmiş, darılmış Kişi’nin Selamı’yla değil, Ayrılır gidersem Usancım’dan değil, oturur Derdim’i söylersem de Allah'ın Sabredenler ve Waadettiği Ecir hawwında Kötü bir Zann’a düştüğümden değildir."[64][31]
*
Şöyle der Yetimler’in Baba’sı : "Ev’e döndüğümde Fâtıma'ya bakarak Tüm Yorgunluk ve Üzüntülerim’i giderirdim."
*
Fâtıma, Babası’ndan nakleder:
"Sizin en İyi Erkekleriniz, Eşleri’ne en İyi davrananlarınızdır."
*
Ali'nin evlenmesini Wasiyet etmişti Ümame bintü’l As ile, Baldız’ı Zeyneb'in Kız’ı ile. Küçük Çocuklar’ı O'na emanetti. Bu Evlilik’ten Muhammed Ewsat doğdu. Ümame, Ali'nin Şehâdeti’nden sonra başkası ile evlendi.[65][32]
*
Hasan O'nu şöyle hatırlar:
"Bir Cuma Gecesi Anam Zehra'yı gördüm. Sabah’a kadar Allah'a ibâdet etmekte idi. Sabah Şafak sökünceye kadar Secde ve Ruku ediyordu. O'nu Namaz kılarken Bütün Mü'minler’e Dua ederken gördüm, birer birer İsimleri’ni sayıyordu fakat kendisi yoktu. Sordum. "Önce Komşum, sonra kendim" diye Cewap verdi.
et-Taberî/Tarih. Fatıma'yı 29 yaşında ölmüş olarak kaydeder.
el-Belâzurî/Ensabu'l-Eşraf: Bir gün Abbas ibnu Abdu'l-Muttalib, Ali'nin yanına gitti. Ali, Fatıma ile hangisinin büyük olduğu konusunda tartışıyordu. Abbas, Ali'nin büyük olduğunu söyledi: "Sen Qabe'yi onarmadan yıllar önce dünyaya geldin. Ama Zehra Qureyş Qavmi’nin Kabeyi onardığı yıl."
ibnu’l-Esir/el-Kâmil fi’ !t-Tarih,
Ebu'l-Ferec İsfahânî/ Megat et-Talibin,
ibnu İshaq/es-Sire,
ibnu Abdi'l-Berr/el-İstiyab,
,bnu Şehraşub/el-Menakıb,
Ali ibnu İsa Erbelî/el-Keşfu'l-Game,
Ama et-Tusî/Misbâhe'l-Müteheccid'de Fatıma'nın Ali ile evlendiğinde 13 yaşında olduğunu yazar. Bu durumda evlilik tarihi Hicret’ten 5 ay önce kabul edilirse, Doğum tarihi Bis'et’in 1.yılı olur.
Daha Behar'da yer alan garip bir rivayet: Rasul buyurur: "Miraç Gecesi bana cennet elması verdiler ve Kızım Zehra'nın damla suyu o meyveden oluştu. "İbnu Sad Mir’ac’ı Hicret’ten 18 ay önce, İbnu’l-Esir 1 veya 3 yıl önce olarak kaydeder. Şiiler ise Bis'et’ten 2 yıl sonra'dan Hicret’ten 6 ay öncesine kadar geniş bir zaman dilimine yerleştirirler.
[14][14] Dr.Seyyid Cafer Şehidi/ Fatımâtu'z-Zehra: "Tüm çabalara rağmen malesef Peygamber'in Kızı’nın Doğum yılı hakkında pek doğru kanıt veremeyiz." s.18 Şii rivayetleri eleştirir. Alternatif şii rivayetlerle eleştirisini desdekler. Hele Qabe'nin Bis'et’ten sonra onarıldığını ya da bunun bir kaç kez olduğunu söylemek tam bir rivayetci mantığıdır.
[15][15] Fatıma, "Süt’ten kesilmiş’’ anlamına gelir. Fetm fiili’nin bir sıfatıdır. Şii Kaynaklar’da şöyle bir rivayet yer alır: İbnu Abbas, Muaviye'ye sorar: -"Biliyor musun, Neden ona Fatıma denildi? " "Hayır' der Melik. "Çünkü o ve Onun Şiileri cehenneme gitmeyecek" der İbnu Abbas.
O'ndan önce bu adı taşıyan bir çok isim bilinmektedir: Fatıma binti Rebiyye, Fatıma binti Ömer ibni Ayiz, Fatıma binti Es'ad ibnu Haşim gibi.
O Müslüman tarihinde bir çok isimle anılmıştır:
Fatımatu'l-Kübra,
Ümmü'l-Hasan,
Bintü Rasul,
Binti Ebiha,
Ümmü'l-Ebiha,
Bedir ve Huneyn Hurisi,
İnsanların Hurisi,
Seyyid-i Nisa,
Zehra :Saf,berrak demek
Betül: Eşsiz
Zekiyye:Kavrayışlı
Meymune: Bereketli,kutlu,uğurlu
Raziye: İtaatli,Alçakgönüllü
Merziye: Nazik, sevilen
[25][25] İbnu Hişam, Qasım'dan başka Tahir ve Tayyib adlı oğullarından bahseder. Iqdu'l-Ferid, Qasım'dan sonra Tayyib'den bahseder. Doğrusu Bu iki ismin Abdullah'ın lakabları olmasıdır.
[32][32] İbnu Hişam/es-Sire. Bazı kaynaklar onlara Zeyd ibnu Harise'nin eşlik ettiğini yazarlar. Yaqubi'ye göre ise onu Yesrib'e getiren Ali'dir.
[34][1] "Bir Baba Kızı’nın hem de Genç ve en Küçük Kızı’nın Elleri’nden öpsün... Bu, Fatıma ile Babası’nı çevreleyen Devrimci İlişkiler’in Bütün’ü içerisinde Zamane Düşüncesi’ne indirilen Sarsıltıcı bir Darbe’dir.. İslâm Peygamberi’nin Kızı’nın Eli’ni Öpüş’ü salt o Zaman’a değil, bu Zaman’a da, bütün Zamanlara’da da inanılmadık bir Ders veriyor." "Aşağılanan, horlanan, Pazarlar’da Köle olarak satılan, Eğlence Merkezleri’nin başlıca Sermayesi oldurulan Kadın’ın Kurtuluş’u için, Tebliğ’i üstlendiği ilk an’dan itibaren ve daha da önceleri’nden hazırlanan bir Çabukluk’la Hareket’e geçiyordu. Hanımlar’ı ile, Çocuklar’ı ile ve özellikle Kız’ı Fatıma ile arasında kurulu İlişki bu Gerçeğin kavranışından kaynaklanmaktaydı. Kadın... İki İnsan Cinsi’nin biri ve Güçsüz’ü, Dayanıksız’ı. Bunun için de en fazla İstismar’a, değiştirilmeye Maruz kalanı. O Cahili Toplumlar’da hep Aynı’dır. Peygamber de bunu biliyor ve Kadın’a Haqları’nı Geri verirken, aşama aşama bunu sağlarken, Kalıcı Önlemler koyma, alma Gayret’i içerisinde idi. "( C.Aktaş/Hz.Fatıma. s.41,43)
[37][4][4] Örneğin Ali'nin Ümmü Seleme'nin Evi’nde Rasul'den Kızı’nı istemesi gibi . Oysa bu Tarih’te Rasul'un O’nla Evli olması İmkansız’dır. O'nun Kocası Ebu Seleme Hicret’in 4 Yılı’nda öldü. ‚Ümmü Seleme işin içinde varsa bu bir Rastlantı olmalı’ der Câfer Şehidi.
[38][5][5] Şeyh Tusi Emâli'de Çeyiz’i şöyle sayar: 7 Dirhem değeri’nde bir Gömlek, 4 Dirhem Değeri’nde bir Eşarp, Hayber İşi Siyah bir Bornoz, Hurma Yaprakları’ndan yapılmış Yatak, Yüzler’i Kalın Keten’den yapılmış iki Döşek ki, birinin içine Hurma Lif’i, diğerine Davar Yükü doldurulmuştu. İzhere’den doldurulmuş, Taif Derisi’nden yapılmış 4 Yastık, Yün Perde, Hacer'de yapılmış El işi bir Hasır, Bakır’dan yapılmış bir Bardak, Süt sağmak için Derin bir Kase, Su Tulum’u, ziftlenmiş bir Güğüm, Yeşil bir Su Testi’si, bir kaç tane Ibrık.
[42][9] O Gün Esma binti Enis'in Fatıma'ın İhtiyac’ı olur diye onlarla kalması Riâayet’i Yanlış’tır. O Tarih’te Kocası Cafer'le Habeşistan'daydı. Hayber'in Fethi’nden sonra 7.Yıl’da Medine'ye geldi. Cafer Seyyidi Yakın Zamanlar’da Beyrut'ta basılan "Beşik’ten Mezar’a Kadar Fatıma" Kitabı’nın Yazarı’nı bu Riwayet’i kurtarmak için O'nun Habeşistan'dan gelip gittiğini İddia etmesini ayıplar.
[47][14] Keşşaf’ta ez-Zemâhşerî’nin ibnu Abbas’tan alıntıladığı Zayıf Senetli Anlatım şöyledir: ‘Bir Gün Hasan ve Hüseyin Hasta olmuşlardı. Hz.Peygamber Ashab’tan bir Bölük’le birlikte onları görmeye gittiler. Bu Ziyaret Esnası’nda: “Ey Ebe’l-Hasan, Çocukları’nın Şifası için bir Adak ada” buyurdular. Ali, Fatıma ve Hizmetçiler’i Fizze, her 3ü, “Hasan ve Hüseyin Şifa bulurlarsa, 3 Gün Oruç tutacağız.” diye nezrettiler. Hasan ve Hüseyin Şifa buldular. Fakat o Günler’de Evleri’nde yiyecek herhangi bir Şey yoktu. Ali, Şem’un İsimli bir Yahudi’den 3 Sa’ Miktarı’nda Arpa Borç aldı. Hz.Fatıma onun bir Sa’ı’nı öğütüp kendi sayıları’nca 5 Adet Ekmek pişirdi. Onları İftar Waqti Yemek için önlerine koydukları sırada, bir Faqir Kapı’nın önünde durup şöyle seslendi: “Selâm olsun size Ey Muhammed’in Ehl-i Beyt’i! Ben bir Faqirim; bana Yiyecek verin, Allah size Cennet Sofraları’ndan yedirsin.” Bunun üzerine, hepsi Fedakârlık edip Ekmekleri’ni Dilenci’ye verdiler ve kendileri Su’yla İftar edip o Gece’yi öylece sabahladılar. Ertesi Gün yine Oruç tuttular. Akşam Waqti Sofra başı’na oturup İftar edecekleri sırada, bu sefer bir yetim kapıya gelip yiyecek istedi. Onlar da ekmeklerini ona verdiler ve o gün de aç kaldılar. Üçüncü gün iftar vakti bir esir gelip yiyecek istedi. Onlar da iftarlıklarını ona verdiler. Ertesi gün Hz. Ali, Hasan ve Hüseyin’ın ellerinden tutup Hz. Peygamber’in huzuruna geldiler. Hz. Peygamber, onları açlıktan titrer halde görünce şöyle buyurdu: “Sizi bu halde görmek bana çok ağır geliyor .” Daha sonra onlarla beraber Fatıma’ın evine geldiler. Hz. Peygamber kızı Fatıma’ı mihrabında açlıktan karnı vücuduna yapışmış ve gözleri çukurlaşmış bir halde gördü. Bu manzara, Peygamber’i çok üzdü. Bu sırada Cebrail nazil oldu ve: “Ey Muhammed! Allah böyle Ehl-i Beyt’ten dolayı seni müjdeliyor.” dedi ve İnsan Sûresini Peygamber’e okudu.”
[48][15] 76/el-İnsan 7-10. Bu Riwâyetler’in Etkisi ile olsa gerek kimi Müfessirler İnsan Suresi’nin Medenî olduğuna hükmetmişlerdir.
[50][17] Bakın Hucurat’taki Kadın (Ümmü Seleme) nasıl anlatıyor Beyt’in Ehli’ni: ‘’Ben, Resulullâh)’ın Kapısı’nda iken bu Ayet Nazil oldu (Ahzab:33). Ev’de Resulullah , Ali, Fâtıma, Hasan ve Hüseyin vardı. Onların üzerine Siyah bir Aba örttü ve ‘’Allahım bunlar benim Ehl-i Beyt’im, onlardan Günah’ı gider ve onları Kir’den temizle!’’ buyurdu. Ben; ‘’Ey Allah’ın Resulü! Ben Ehli Beyt’ten değil miyim?’’ dedim. Bana: ‘’Sen sen zaten, Hayır’dasın, sen Resulullah’ın Eşi’sin diye Cewap verdi.’’ (et-Tirmizi/es-Sünen, Menâqıb, )
Müslim/ el-Camiu’s-Sahih, Salatu’l-Müsafirin, 6/82-83
[65][32] Ali'nin Fâtıma sonrası diğer Eşler’i: Ümmü'l-Benin bintü Hizam el-Kilabiyye. O’ndan olan 4 Oğlu Kerbela'da Şehid düştüler.
Leyla bintü Mes'ud: Oğlu Kerbela'da Şehid oldu.
Esma bintü Umeys: Ebu Bekr ölünce Ali ile evlendi. İki Oğul doğurdu.
Ümmü Habibe bintü Rabia:Bir Oğul ve bir Kız doğurdu.
Hawle bintü Ca'fer: Bir Oğul doğurdu.
Ümmü Said bintü Urwe: İki Kız doğurdu.
Muhayyat bintü İmri'l-Qays:Bir Kız doğurdu.
Fatıma Fatıma'dır. Rasulullah'ın kızdır.Babasının "anası"dır. Ali'nin eşidir. Hüseyin'in annesidir. Fatıma bir ışıktır. O anamızdır. Teşekkürler Üstad! Bu muhteşem İnsan; ancak bu kadar güzel anlatılırdı.
YanıtlaSil