BİRİNCİ BÖLÜM
HATiCE
Kayseri Ulum el Hikme Okulu
Hanifler ve Hatice'nin Doğumu
Ebrehe'den Sonra
Hatice İş Hayatında
Evlilik
Hatice'nin Çocukları
Süt Anne Halime'ye İkram
Evlatlık Ediniyorlar
Vahy Dönemi
İlk İnanan Çekirdek
Vahyin Kesilmesi ve Canlanan Anılar
Yaşamayan Oğullar
Fatıma'nın Doğumu
Babasının Kızı, Babasının Anası
Mekke'de Kur'an'ın Tanıttığı Kadınlar
Mekke'nin Kadın Şehidi
Boykot Yılları
Kocasına Veda
Hanifler ve Hatice'nin Doğumu
555 Yılı’nın bir yaz sabahı..
Mekke. Qusayy Qabilesi’nden, Asil bir Qabile olan Esed'e mensup Uzza ibnu Kuleyb'den Huveylid ibnu Esed ve Eşi Fatıma'[1]nın kızları olur. Savaş kurbanlarının cariye olduğu bir çağda, kız çocuklarının kaderlerinin toprağa gömülmek olan bir tarih kesitinde doğan bir kız. Kadınların, şehvetten başka değer ifade etmedikleri bir anlayışın kucağına bırakılan bir doğum. Her doğan, onlarca kadının genelleştirildiği bir kente, dünyaya göz açıyordu
Ailenin doğan ilk kızı’ydı. Esed’de herkes Varaqa ibnu Nevfel değildi ki. Babası bir dönem Put yontucusu idi. Amcası Varaqa ise bir İsa Sevdalısı. Ubeydullah ibnu Cahş, Osman ibnu Hubeys, Zeyd ibnu Amr Kent’in diğer Hanifleri.. Zaman zaman Varaqa'nın Qabe karşısındaki çardağında buluşurlar.
Varaqa, Huveylid'le yaptığı bir kervan yolculuğunda O'nu Putculuk’tan vazgeçirtmişti. Huveyled Qavminin Reisi’ydi. II Ficar Harbi’nde [2] öldü.
Hatice çocukluğunda kendine böyle temiz bir koruyucu buldu. Kader O'nu da bir kervancı yapacaktır. Varaqa'dan okuma ve yazmayı öğrendi.
Uteyik ibnu Abid el-Mahzumi ilk Eşi’ydi. Doğan kızlarına Hint adını verdiler. Hint , ilerleyen yıllarda İslam olacaktır. Çöl bu zayıf bünyeli genc kıza ağır geldi, genç yaşta kabilesinin yanında büyük bir servet bırakarak öldü.
Bir süre sonra Ebu Hale Hind ibni Nebaş bin Zürare Temimî ile evlenir Hatice.[3] Sonra O'nu da kaybeder Basra Taunu’nda. Zeyneb adlı kızları ve Hind adlı ikinci bir oğlu olur.
Ebrehe'den Sonra:
Habeş Hükümdarı Ebrehe, San'a'da büyük bir Kilise yaptırır. 571 de Fil Orduları’yla Mekke'yi kuşatır. Abdulmuttalib yalnız 200 kadar devesini ister İşgalci’den, Qabe'yi Rabb’ine havale eder. İlahî Keramet yağar Mekke üzerine. İşgal Orduları ‚yenilmiş ekin yaprakları’na çevrilir. Ebabil Kuşları Mekke' için bir destan olur. Varaqa ve Hadice olayın tanıklarıydılar.[4]
Hatice İş Hayatı’nda
Kervan Eşkiyalar’dan emin olmak için toplu tüccarlarla yapılıyordu. Hatice, kâr’ı yolculuk yapan ortaklarıyla bölüşüyordu. İş verdi anne ve babasını küçükken kaybetmiş yetim Muhammed'e, Yirmisini geçmiş dürüst bir Genc’e.. Ebu Talib gibi temiz bir amcanın yeğeni. Zeki’ydi, güzel’di. Saygın’dı. Emin olarak bilinendi.
Qays ibnu es-Saib adlı ortağı şöyle der:
"Şayet kendisine seyahata giderken bir mal tevdi etsem, dönüp geldiğimde beni memnun edecek bir biçimde hesabı görmeden evine çekilip gitmezdi Muhammed."
Bunları duymuş olmalı Hatice. Ebu Talib, Suriye Kervanı için ortak arayan Hatice'ye teklifte bulundu:
"Birkaç yıldır süregelen kıtlık üzerimizde derin tesirler bıraktı. Bizde herhangi bir ticaret malı yoktur. Duyduğuma göre bir ticaret kafilesi Suriye'ye hareket etmek üzeredir. Bu kafilede Hatice'de kendi mallarını göndermek istiyor. Senin namuskarlığımı bilen Hatice'ye git, diğerlerine de yaptığı gibi, Suriye'ye gidecek kervanlara katılıp ticaret yapabilmen için sana muayyen bir mal tevdi etsin, böylece sen de bir miktar kazanç sağlayabilirsin."
Yaşlı amcadan 25. de yeğenine gelen teklifti bu. Hatice bu tekliften memnundur. Başkasına vereceğinin iki mislini verir O'na. Akrabasından Huzeyme, Kölesi Meysere'yi de yanlarına verdi.
Meysere yolculuk sırasında hayran olur Muhammed'e. Hatice'ye överek bitiremez O'nu. Soyları Qusay'da birleşir.
Sonra Hubaşe Fuarı’na gönderdi Hatice , ortağı Genç Adam’ı. Yemen yolu üzerinde Mekke'nin güneyinde 10 günlük mesafede, her yıl 3 günlüğüne önemli bir ticaret fuarının kurulduğu yere.
Muhammed iki defa da Ürdün tarafında olduğu sanılan Curaş/Carş Mevkii’ne ticarî amaçlı seferler yaptı. O'nun için kültürel bir bilgilenmedir bu aynı zamanda.
Mekke'de iki katlı bir evi vardı.[5] Ortağı Muhammed'in Filistin'den dönüşünü bu evin 2. katından bekliyordu. . Kederde tasada ortak oldu ona.[6]
Evlilik
Hatice, Nüveyse binti Münya'ya danıştı. Nüveyse, Muhammed'e gidip
"Artık yaşca olgunlaştınız, iyi bir aileyeye mensupsunuz. Sahip olduğunuz mükemmel şahsiyet herkesce bilinmekte, o halde niçin evlenmiyorsunuz? Muhakkak ki iyi bir insan bulabilirsiniz" dedi.
-Maddi imkanları olmadığını, söyledi, genç Mekkeli. Nüveyse:
"Size güzellik, zenginlik, mal, mülk, şeref, namus ve kabiliyetin bulunduğu bir yerden evlenme teklifi getirdim. Acaba kabul eder misiniz?" dedi.
-Kim olduğunu, sordu.
Cevap "Hatice" idi.
"Ben O'nunla nasıl evlenebilirim? O, Şehrin kendini isteyen bütün zenginlerini reddetti."
"Şayet teklifim sizce olumlu ise, bu konuyu bana bırakın. Ben müşterek bir dostumuza meseleyi açacağım."
Bu şartlar altında eklenme teklifi kabul edildi Genç Adam tarafından.
Hatice, düğün gününü belirleyerek amcası Amr ibnu Esed'i nikah için çağırdı. O ve diğer yakın akrabaları, Muhammed'in amcaları Hamza ve Ebu Talib'le Hatice'nin evine geldiler. Nikah akdedildi. Ebu Bekr ve Qureyş ileri gelenleri törende hazır bulundular.
Suriye Dönüşü’nden 2,5 ay sonra 25 yaşında 20 deve mehr verdi Emin Muhammed.[7] İki deve kesildi törende. Birkaç günlük aradan sonra Kocası amcasının evinden Hatice'nin evine taşındı. İbnu Sa'd, evlilik sırasında Hatice'nin 28 Yaşında olduğunu söyler.[8] Hamidullah da evlendiğinde 40 yaşında olduğu rivayetini zayıf bulur. [9]
Bu bir Sevgi Evliliği’ydi. Qusay’ın iki torunu bu ebde tek çatı altında bir araya geldiler.
Hatice'nin Hacer Sokağı’ndaki Konağının önü, haftanın belirli bir gününde, yoksullarla dolardı. Muhammed bunun tanığıdır.
Muhammed ticarete devam etti. Sözüne sadık bir tüccardı. Yoksul iken varlıklı hale getirdi Allah O'nu. [10]
Abdullah ibnu Ebi el-Hamsa anlatır:
"Ben Cahiliye Dönemi’nde Muhammedu’l-Emin ile bir anlaşma yaptım. Fakat anlaşmanın alışverişle ilgili bölümleri tamamlanmamıştı. Mesele, karara bağlamak üzere tekrar buluşacağımızı kararlaştırdık. Ne varki aramızda bu söz geçtikten sonra ben randevumu unuttum. Buluşma tarihinden üç gün sonra kararlaştırdığımız yere gittim. Bir de ne göreyim. Muhammed beni orda hala bekliyor. Şöyle dedi." Bana çok eziyet verdin, ey genç, ben burada üç günden beri seni bekliyorum."
Hatice'nin Çocukları:
İlk Oğul: Qasım: Sadaka dağıtan demek. Rasul, Hatice'nin dedelerinden olan Abduluzza adını O'na vermedi. Bis'et’ten önce muhtemelen 2 yaşında öldü.
Zeyneb doğdu. Hicret’ten 22 yıl önce. Annesi’nin Yeğeni Ebu As ile evlendi. Sonra O'ndan ayrılıp Medine'ye geldi.
İkinci kızları Rukıyye. Hicret’ten önce 19. yıl’da doğdu. Peygamber'in amcasının oğlu Utbe ile evlendi. İnanç ayırdı onları. Osman ile evlendi.
Üçüncü kızları Umm Kulsum. Hicret’ten 17 yıl önde doğdu. Ebu Leheb'in diğer oğlu Uteybe ile evli iken ayrıldı. Rukiyye'nin ölümünden sonra Osman'la evlendi.
Fatıma'nın Doğumu:
Sünnî Tarihçiler’e göre[11] Bis'et’ten 5 yıl önce, Qureyş’in Qabe’yi onardığı yıl, Şiî Tarihçiler’e[12] göre Bis'et’in 5.yılı.[13] Hicret’ten önce 8. 20 C.Ahir, cuma. Fatıma doğdu.[14]
Ummu Kulsum'den küçük olduğu biliniyor.
Fatıma'nın Doğumu’nda 20 yaşlarındaydı Zeyd.
Yaşayan üç abla’ya yeni bir bacı eklendi.
Doğduğu ev, bugün "Zehra'nın Doğum Evi" olarak biliniyor.
Rasul-i Ekrem O'na Fatıma adını verdi. Hatice'nin Annesinin adını Fatıma binti Esed, ya da Ebu Talib' in Annesinin adını.
Efsaneler Rasul'un sevincini şöyle dile getirtirler: "İşte şimdi Vahiy Meleği bana indi ve doğan çocuğu kutladı. Allah O'na Fatıma[15] adını verdi."
Kızların yerildiği bir dönemde Allah onların yalnızca kızlarını yaşattı .
"Onlardan birine, kız doğum haberi müjdelendiği zaman
öfkelenerek yüzü kararıyor.
Verilen müjdenin bıraktığı kötü tesirden utanıp
kavminden gizliyor, a
caba o çocuğu zillet ve horlamaya katlanarak saklayacak mı?
Yoksa toprağa mı gömecek?
"O, Allah'a kız isnad edenlerden birine Rahman'a isnat ettiğinin bir benzeriyle müjde verildiği zaman, kederinden yutkunur halde yüzü kapkara kesiliveriyor."[17]
Süt anne Halime'ye İkram:
Kocasının Süt annesi Halime, Hatice ile evliliğinden sonra Küçük Muhammed'ini ziyarete geldiğinde Hatice çok sayıda deve hediye etmişti. Böylece yaşlı hanım yuvasına nimet ve şükran duyguları içinde dönmüştü. Yine Halime bir kıtlık senesinde Hatice'den 40 koyun ve bir binek devesi hediye olarak almıştır.
Evladlık Edinme:
Zeyd, Kelb Qabilesi’ne bağlı Harise ibnu Şerahbil adlı bir Zat’ın oğluydu. Annesi Su'da binti Salebe, Zeyd 8 yaşında iken O'nu kendi ailesinin yanına götürdü. Orada Beni Kayn ibnu Cesr'e mensup silahlı kişiler bulundukları yeri basarak herşeyi yağmaladılar ve bir çok kişiyi esir alıp götürdüler. Zeyd de aralarında. Haydutlar O'nu Taif'in Ukaz Pazarı’na götürüp sattılar. Buradan Zeyd'i Hatice'nin Yeğeni Hakim ibnu Hişam satın aldı. Hakim Mekke'ye getirdiği Zeyd'i Hatice'ye hediye etti. Hatice, Rasul'e yardımcı yaptı O'nu . Kısa sürede birbirlerini çok sevdiler. Zeyd, Onların Ev Halkı’ndandı artık.
Mekke'de izini duyan baba ve amcası 15.deki bu genci almaya geldiler. Muhammedu’l-Emin para karşılığı satmayı redddetti. " Eğer Zeyd sizi tercih ederse O'nu veririm, kalmak isterse zorla vermem" dedi. Zeyd, Muhammed'i seçti. Zeyd'in amcası
"Zeyd, sen özgürlüğü köleliğe mi tercih ediyorsun? Sen öz baba ve anneni bırakıp başkalarıyla mı kalmak istiyorsun?" dediğinde Delikanlı’nın cevabı
"Benim bu büyük insanla beraber kaldığım süre içerisinde gördüğüm şahsi meziyetleri, artık dünyada bana O'ndan başka hiç kimseyi tercih etmememi öğretmiştir." şeklinde oldu.
Gönül rahatlığı içinde döndü babası. Beytü'l-Haram'a Qureyşlileri toplayan Muhammedu’l-Emin onları Zeyd'i evlat edindiğine şahid tutuyordu.
Sonra eve küçük kuzen 13-14 yaşında Ali geldi. Ebu Talib'in oğlu. Kocası'nın teklifiydi bu. Diğer oğlu Ca'fer'i de amca Abbas yanına aldı.
Serveti, yoksulların bir rahatlama vesilesi oldu. İnsanlar kıymetli eşyalarını korunsun diye bu eve emanet ediyorlardı. Rasul Medine göçünde Ali'yi bu eşyaların dağıtılmasında görevlendirecektir.
Vahy Dönemi:
Kocası içini döküyordu O'na:
"Tek başına kaldığım zamanlar beni -Ey Muhammed diye çağıran bir ses işitiyorum, uyku halinde iken de değil, tamamen uyanık bulunuyorken semadan bir ışık görüyorum. Vallahi şu putlar ve kahinler kadar hiçbir şeyden nefret etmedim. Acaba bana seslenen kimse bir şeytan olmasın?"
Sonra ilahî vahy’ee muhatap oldu:
-Oku!
-Okuyamam.
-Oku!
-Okuyamam.
-Oku!
-Ne okuyayım?
-Oku, yaratan Rabbinin adıyla.
O insanı bir kan pıhtısından yarattı.
Oku, Rabbin büyük Kerem Sahibi’dir.
O kalemle yazmayı öğretti.
Titreyerek. sarsılarak eve döndü.
-Beni Ört, beni ört!.. diye inledi.
Korku ve dehşeti geçince "Bana ne oldu Hatice" diyordu. Başından geçenleri anlattı. Canından korktuğunu söyledi.
Vahy’in şokuna atlatmada Kocası'nın Yardımcısı’ydı. Vahy’i kuran hiç şokunu yaşar mıydı? Kitap nedir, iman nedir bilmeyen biri.[19]
"-Ne diyorsun, Hiç korkma! Allah seni asla kötülük içine atmaz. Allah sana mutlaka iyilikle muamele edecektir, zira sen yakınlarına yardım ediyor, ailene bakıyor, hayatını namuskarlıkla kazanıyor, diğer insanların doğruluktan ayrılmamalarını sağlıyor, yetimlere sığınacak bir yer temin ediyor, sözünde doğru emanete ihanet etmez, hiçbir dayanağı olmayanların yardımcısı, muhtaçlara iyilik için koşan ve herkes ile iyi geçinip nezaketle muamele eden bir kimsesin."[20]
Kuzeni Varaqa ibnu Nevfel'e gittiler. Arapça ile İbranice İnciller yazan Yaşlı Bilge'ye.
-Ey Kuzenim, yeğeninin anlattıklarına bir baksana!, dedi Hatice.
Anlattı Kocası, Küçük Fatıma'nın Babası.
-Vallahi, dedi Varaqa, Bu Tanrı'nın Musa'ya gönderdiği Namus'un aynısı. Bu asla şeytaîi olamaz. Keşke milletin seni sürgüne göndereceği zamana dek yaşayabilsem.
-Bunlar beni sürecekler mi?
-Evet, sana gelen bu vahyin geldiği bir kişiye düşmanlık yapılmadığı görülmedi. O zamana dek yaşarsam seni himaye eder, arka çıkarım.
İlk İnanan Çekirdek:
O'nun görmediğini görüyordu Kocası. Sağına, soluna, önüne oturdu, Kocası Meleği görüyordu. Eşiyle kucaklaşdığında meleğin ayrıldığını söyler Muhammedu’l-Emin , bir anlatıma göre.
Kocası'nın samimi arkadaşı Ebu Bekr, Peygamber'in küçük kuzeni Ali, evlatlığı Zeyd'i saymaya ne hacet. İlk Destekcisi’ydi Hatice. O'nunla iki rekat namaza duran ilk ikinci kişi. Bir efsanevî anlatımda Melek Cibril O'nu Mekke dışına çıkarıp abdest aldırtarak namazı öğretir. Aynı şeyi O, Eşi ile tekrarlar. İnançlarını ve dualarını bir süre sakladılar. Gece O'nunla salata duranlar arasında idi kuşkusuz Hatice.
"Kalk uyar "demişti göklerden gelen Vahy Kocası'na.
"Rabb’ini yücelt, elbiseni temizle, günahtan sakın, iyiliği çoğu istediği için yapma. Rabb’in için sabret." [21]
"Önce yakınlarını uyar!" [22] demişti. Yakınlarına haber saldı O'da. Başarısız geçti zahirde davet. Yakını Ebu Leheb'i karşısına dikilmiş buldu.
Vahy’in Kesilmesi ve Canlanan Anılar:
Sonra bir süre Vahy kesilir. Rasul'ün üzüntü içinde Qabe avlusunda yattığı söylenir. Duha'ya yemin eden aydınlıkla rahatlarlar:
"Işıyan güne andolsun
Örttüğü an geceye.
Rabbin seni terketmedi, hiç darılmadı da.
Senin için geleceğin dünden hayırlı olduğu kesin.
Rabbin sana verecek sende hoşnud olacaksın.
Seni öksüz bulup barındırmadı mı?
Seni şaşırmış bulup yol göstermedi mi?
Seni yoksul bulup varlıklı etmedi mi?
O halde öksüze sakın kahretme
Dileyeni kovma
O ve eşi için zorlu yılların tatlı bir panaroması ve geleceğin aydınlığı ve savaşım çizgisi vardı bu İlahî Vahy’de.
Yaşamayan Oğullar:
İkinci Oğul: Abdullah.[25] Yürüyecek yaştaydı öldüğünde. Amr'ın Babası As ibnu Vail: "Oğlu öldü, O'nun soyu kesildi, o ebter'dir" diyordu.
Kevser Suresi indi. Zeyneb’in Ruhiyye’nin, Ümmü Külsüm’ün fatıma’nın varlığına rağmen Ebter di o öyle mi? Hayır diyen Kevser Suresi’nin yol verdiği zürriyet’in Fatıma olduğunu yazacak tarihler. Akacak da akacak Cennet Irmağı dünyamızda. Kevser’in Işıltısı ile parlayacak vahalar, kentler..
Babasının Kızı, Babasının Annesi: Ümmi Ebihi, binti Ebihi
Bir gün Fatıma'nın Babası Mescid-i Haram'dadır yine. Tebliğini sunar kentlilere. Söverler, eziyetler etmeye başlarlar. Küçük Fatıma bir kenarda durarak olanları seyreder, yaralı bereli babayla birlikte eve dönerler.
Bir gün Mescid'de secdeye kapanan Hz.Rasul'ün sırtına, boynuna deve barsakları atan düşmanlarının kahkahaları ve alayları duyar bu küçük kız, Babasına yaklaşıp, mini elleri ile pislikleri ayıklar, Baba’yı saldırganlardan korur. Öfke ile dolar minik kalbi. Hatice'nin kızı’dır, özveri ve şefkati O'ndan öğrenir. Belki geciken Baba’yı evin eşiğinde beklemiştir defalarca.
Mekke'de Qur'an Tanıttığı Örnek Kadınlar
*Hacer: Qabe'ye gömülü Hacer. Mısırlı ya da Habeşli bir Siyahî.. Yavrusu İsmail ile Kabe Toprakları’na yerleştirdi onları İbrahim. Muhammedu’l-Emin'in, Hatice'nin Fatıma'nın çok gerilerdeki Dedesi. Allah'ın emrine boyun eğdi Hacer. Safa ile Merve arasındaki Say'ı, zemzemi hediye etti onlara. "Örnek Muhacir Hacer gibi davranandır" der Rasul. Haccın Rituelleri arasına girdi bu say.
*Meryem: Allah'a adanmış Kadın.
*Asiye: Qur'an Nuh'un ve Lut'un Karıları’nı Kötü’nün örneği, Fir'avn'ın Karısı’nı İyi’nin örneği olarak takdim eder. Rasul O'nu dört büyük kadın arasında saymıştır.
Mekke'nin Kadın Şehidi: Sümeyye.
Ebu Cehl'in işkencesi altında kızgın kumlar üstünde şehid oldu.
Boykot Yılları:
Sonunda 10.Yıl’da Mekke Emval Sahipleri boykota tabi tuttu inananları. İçtimaî-iktisadî boykot. Dostluklar. sevgiler, evlilikler kopuyordu. Qabe Duvarı’ndaki askıda bu kesin kararları dalgalanıyordu.
Mekke dışında "Şi'b Ebi Talib"de bilenen inançtan payını aldı Kocası ile Hatice. Açlıkla penceleştiler.
Der ki Elçi Muhammed :" Herkesin benden yüz çevirdiği bir zamanda O, servetinin tümünü bana bıraktı."
"Mallarını Allah yolunda infak edenlerin örneği yedi başak bitiren, her başakta yüz tane bulunan bir tek tanenin örneği gibidir. Allah dilediğini kat kat artırır. Allah ihsanı bolca olandır" ayeti[26] indiğinde O yaşamıyordu artık.
Boykot Yılları Hatice'nin bütün servetini tüketti.
*
Birgün Mekke'de kalan yeğenlerinden birisinin içinde yiyecek bulunan bir paketi teyzesine göndermesi üzerine muhasara mevkiinde bir çatışmanın çıkması an meselesi olmuştu, Hatice yiyecekleri paylaştırdı.
Sokakta buldukları deri parçalarını kemiren, kemiklerini kaynatıp suyunu içen mü'minleri tüm bu olumsuzlular yıldırmadı. Ya Fatıma, Boykot Yılları’nın kızları, çocukları içinde Babası’nın Kızı Fatıma, Kader Ortağı. Bu ortaklık Hicret’le, savaşlar’la, Yokluk’la imtihanla sürecekti.
Boykotun anlamsızlığını görenler onu kaldırmak zorunda kaldılar.
Kocasına Veda:
Ama yıpranmıştı Hatice Ana. Hastaydı altı çocuğun anası. Anamız hastaydı.
Kocası'nın boşayıp evine gönderdiği kızı, 3.Kızı Umm Kulsum başında ağlarken şöyle diyordu Büyük Hatice:
"Kendim için ve kızım için üzülmüyorum. Benim tattığım nimetleri Qureyş'te hiçbir kadın tatmadı. Benim için bu dünyada Allah'ın seçtiği insanın hanımı olmaktan başka bekleyecek daha büyük bir şey olamaz. Ahiret’teki durumuma gelince, Peygamber'e ilk inanan kişi ben oldum. Yarabbi, bana bahşettiğin nimet ve lutufları sayamam, şimdi sana geliyorum, ama keşke bana verdiğin nimetlere layık olabilsem."
15 yaşında Genç Kız’dı Fatıma. Dendiği gibi ‘Acılar pişirir büyük insanları’.
Babasına sorar:
"-Annem nerede?"
Babası bir süre susar. Tarihin şefkatli kalbi senaryoyu şöyle tamamlar:
Cebrail gelir ve şöyle der:
"-Rabb’in selam söyleyip buyuruyor: -Fatıma'ya de ki: Annen, kızıl yakuttan sutunları olan altın saraydadır. Fir'av'un eşi ve İmran kızı İsa'nın Annesi Meryem ise O'nun etrafındadırlar."[30]
*
Yıllar sonra Aişe'ye sorarlar:
-"Cemel Savaşı’nı niye başlattın?
-Bu olayı yine sormayın" der. Andolsun ki Peygamber'in yanında erkekler içinde Ali'den, Kadınlar içinde Fatıma'dan aziz olanı yoktu."
*
Herhalde Fatıma'nın yaşadığı duyguları en iyi anlayan Babasıydı. Annesi Amine'yi yitirdiği çocukluk anısını hatırlamadığı, gözlerinin yaşarmadığını kim söyleyebilir? Kendi gibi Yetim’di şimdi Kızı da.
Ölümünden sonra O'nu yere ve göğe bakarak 'Kadınların en hayırlısı Meryem'e kıyas edecektir Kocası. Kökü yerde, dalları göğe uzanmış ağaçtı O.[31]
Herkesin yalanladığında Rasul’u tasdiq eden ilklerdendi. Kocası yanında köleler ve zayıflar vardı ancak. Varlığını onların özgürleştirilmesine adamışdı. Kocası'nın davasına.. Putcu Sermaye’nin karşısındaydı. Zeyd, Ali, Fatıma ve o. Kevser Irmağı. Zeybeb'de o Irmak’tan sulandı. Kerbela Devrimi’nin kadın savunucusu, sokak sokak tevhidi haykırdı. Hatica Ana'nın Torunları.. O Kutlu Beyt’in Ehli.. İçi Işık olan Evler’den.. Bir Tevhid eylem ocağı..
*
Çok geçmeden Ebu Talib de öldü. Mü'minler bu yılı Hüzün Senesi olarak anacaklardır.
*
Mirac’ın bunun ardından Rasul için bir teselli olduğuna inanılır.
500 km Kuzey’e,Yesrib’e göç vardı. Abbas iki Kız kardeşi Yesrib’e götürmekle görevlendirildi.[32] Hicret’ten bir kaç ay önce Sevde (Sekrane ibnu Emr ibnu Abdi Şems'in Karısı II. Habeş Hicreti’nden dönünce dul kalmıştı), Hicret’in 1 yılı Şevval’inde de Aişe Peygamber'in Eşi oldular.
et-Taberî/Tarih. Fatıma'yı 29 yaşında ölmüş olarak kaydeder.
el-Belâzurî/Ensabu'l-Eşraf: Bir gün Abbas ibnu Abdu'l-Muttalib, Ali'nin yanına gitti. Ali, Fatıma ile hangisinin büyük olduğu konusunda tartışıyordu. Abbas, Ali'nin büyük olduğunu söyledi: "Sen Qabe'yi onarmadan yıllar önce dünyaya geldin. Ama Zehra Qureyş Qavmi’nin Kabeyi onardığı yıl."
ibnu’l-Esir/el-Kâmil fi’ !t-Tarih,
Ebu'l-Ferec İsfahânî/ Megat et-Talibin,
ibnu İshaq/es-Sire,
ibnu Abdi'l-Berr/el-İstiyab,
,bnu Şehraşub/el-Menakıb,
Ali ibnu İsa Erbelî/el-Keşfu'l-Game,
Ama et-Tusî/Misbâhe'l-Müteheccid'de Fatıma'nın Ali ile evlendiğinde 13 yaşında olduğunu yazar. Bu durumda evlilik tarihi Hicret’ten 5 ay önce kabul edilirse, Doğum tarihi Bis'et’in 1.yılı olur.
Daha Behar'da yer alan garip bir rivayet: Rasul buyurur: "Miraç Gecesi bana cennet elması verdiler ve Kızım Zehra'nın damla suyu o meyveden oluştu. "İbnu Sad Mir’ac’ı Hicret’ten 18 ay önce, İbnu’l-Esir 1 veya 3 yıl önce olarak kaydeder. Şiiler ise Bis'et’ten 2 yıl sonra'dan Hicret’ten 6 ay öncesine kadar geniş bir zaman dilimine yerleştirirler.
[14] Dr.Seyyid Cafer Şehidi/ Fatımâtu'z-Zehra: "Tüm çabalara rağmen malesef Peygamber'in Kızı’nın Doğum yılı hakkında pek doğru kanıt veremeyiz." s.18 Şii rivayetleri eleştirir. Alternatif şii rivayetlerle eleştirisini desdekler. Hele Qabe'nin Bis'et’ten sonra onarıldığını ya da bunun bir kaç kez olduğunu söylemek tam bir rivayetci mantığıdır.
[15] Fatıma, "Süt’ten kesilmiş’’ anlamına gelir. Fetm fiili’nin bir sıfatıdır. Şii Kaynaklar’da şöyle bir rivayet yer alır: İbnu Abbas, Muaviye'ye sorar: -"Biliyor musun, Neden ona Fatıma denildi? " "Hayır' der Melik. "Çünkü o ve Onun Şiileri cehenneme gitmeyecek" der İbnu Abbas.
O'ndan önce bu adı taşıyan bir çok isim bilinmektedir: Fatıma binti Rebiyye, Fatıma binti Ömer ibni Ayiz, Fatıma binti Es'ad ibnu Haşim gibi.
O Müslüman tarihinde bir çok isimle anılmıştır:
Fatımatu'l-Kübra,
Ümmü'l-Hasan,
Bintü Rasul,
Binti Ebiha,
Ümmü'l-Ebiha,
Bedir ve Huneyn Hurisi,
İnsanların Hurisi,
Seyyid-i Nisa,
Zehra :Saf,berrak demek
Betül: Eşsiz
Zekiyye:Kavrayışlı
Meymune: Bereketli,kutlu,uğurlu
Raziye: İtaatli,Alçakgönüllü
Merziye: Nazik, sevilen
[25] İbnu Hişam, Qasım'dan başka Tahir ve Tayyib adlı oğullarından bahseder. Iqdu'l-Ferid, Qasım'dan sonra Tayyib'den bahseder. Doğrusu Bu iki ismin Abdullah'ın lakabları olmasıdır.
[32] İbnu Hişam/es-Sire. Bazı kaynaklar onlara Zeyd ibnu Harise'nin eşlik ettiğini yazarlar. Yaqubi'ye göre ise onu Yesrib'e getiren Ali'dir.
İbadurrahman Yorulmaz
YanıtlaSilSevgili Anamız Hatice Ra ın bu kadar detaylı ve titiz bir biyografisine ilk kez rastlıyorum. Bu eşsiz çalışmasından dolayı Ulum el Hikme'ye Çok teşekkür ederim. Selam ve muabbetler sunarım.